Page 116 - 60. SANAT YILINDA AMİR ATEŞ
P. 116
60. Sanat Yılında
Bestekâr HÂFIZ ÂMİR ATEŞ
Mevlidhânların ve ehli Kur’ân kişilerin seslerini de en güzel şekilde korumaları
gerektiğinin vurgusunu yapan Âmir Ateş, Yusuf Gebzeli’yi (ö. 1998) örnek
vererek; “Yusuf Gebzeli’nin çok farklı bir gırtlak yapısı vardı. Gerçekten çok güzel
okurdu. Ancak bir o kadar da sesine önem verirdi. Bir misafiri geldiğinde kapıyı
hemen açmaz; az aralar, odanın cereyanını alır ve öyle buyur ederdi. Bizler ise hiç
aldırış etmiyoruz. Kapılarımızı, pencerelerimizi, arabalarımızın camlarını sonuna
kadar açarak seyahat edebiliyoruz. Eski hâfızlar öyle değildi.
Kâinâtın bile, hatırı için yaratıldığı o Âzamî önem verirlerdi seslerine. Mademki bu vesîle ile birçok
Nebî-i Zîşân efendimize âşık olmamak ne yerde seviliyor, sayılıyoruz… Bunun kadir ve kıymetini
bilmeliyiz. Cenâb-ı Hakk’ın bir emâneti olduğunu bilerek
mümkün. Mevlîd de O’na bir övgüdür. sesimizi korumalıyız” sözleri ile ses nimetinin her insana
verilmediğini ve bu nimete sahip olan insanların da bu
Gece-gündüz O’nun şefaatini dilemek, en emanete çok özen göstermeleri gerektiğini belirtmiştir.
önemli görevimiz olmalı. Peygamber Efendimizin güzel sese önem verdiğini
vurgulayan Âmir Ateş, “Yeni bir grup peydâ oldu. Güzel
sesli bir hâfız, makamlı bir şekilde Eûzü Besmele çektiği anda ‘kurşun gibi’ dışarı
çıkıyorlar. Bunları gözlemliyorum ben. Allah Rasûlü güzel sesi övüyor. Peki, sen
kimsin” sözü ile bu davranışı yapan insanlara kızgınlığını dile getirmiştir.
Âmir Ateş’e göre “Mevlîd bir ibâdet şeklidir; âdetten ibâret değildir. Mevlîd’in
içeriğinde Allah Teâlâ’yı, Peygamber’i ve Kur’ân’ı anma vardır. Kâinâtın bile,
hatırı için yaratıldığı o Nebî-i Zîşân Efendimize âşık olmamak ne mümkün.
Mevlîd de O’na bir övgüdür. Gece-gündüz O’nun şefaatini dilemek, en önemli
görevimiz olmalı.”
Mevlidhânlık müessesesi Âmir Ateş için çok önemli bir hazinedir. Bu hazineye
mâni olup da bu geleneğin doğru olmadığını savunan, bid’at diyen “bilgiçler”
diye tarif ettiği gruba Âmir Ateş, “Bizim mânevi kültürümüzün en güzel anma
şekillerinden biri olan, Hz. Kur’ân’a âdeta bayraktarlık yapan mevlîdimize lütfen
dil uzatmasınlar. Milletimiz de o insanlara itibar etmesin. Kur’ân-ı Kerîm’in
bayraktarlığını, sancaktarlığını yapmış olan Mevlîd-i Şerîf, Süleyman Çelebi’nin
bize bir armağanıdır. Mevlîd-i Şerîf birçok âyet-i kerîmenin meâlidir. Misal
olarak:
‘Hüvellezî yuhyî ve yümît; fe-izâ kazâ emran, fe-inne mâ yekûlü lehû kün fe-
yekûn’ (Yaşatan ve öldüren O’dur. Bir işin olmasını dilediği zaman, ona sadece ‘ol’
der, o da oluverir) (Mü’min-68) âyet-i kerîmesinin mevlîddeki karşılığı:
‘Ol dedi bir kerre vâr oldu cihân
Olma derse mahvolur ol dem hemân’
Bu âyet-i kerîme daha güzel nasıl anlatılabilir. Süleyman Çelebi, ‘Failâtün
• 112 •

