Page 120 - 60. SANAT YILINDA AMİR ATEŞ
P. 120

60. Sanat Yılında
           Bestekâr HÂFIZ ÂMİR ATEŞ


                                         Nûr Bahri

                                         Mevlîd-i Şerîf ’in  “Nûr Bahri” son dönemlerde okunmayan bir bölümdür.
                                         Âmir Ateş’in tabiriyle  “Apayrı güzel bir bahirdir.” Âdem (a.s.)’den itibaren
                                         peygamberden peygambere geçen nûrun Hz. Peygamber’de karar kıldığını
                                         anlatır. Bu bahir genellikle  “Hicaz” makamı ile okunur.  “Nûr  Bahri  eski
                                         dönemlerde atlanmadan, tamamen okunan bir bölümdür ve Tevhîd bahrinden
                                         sonra  ‘Hicaz veya Şehnaz’ makamlarıyla girmek sûretiyle okunmaktadır. Bu
                                         bahre, dik seslerden başlanıp devamında Hicaz makamıyla karar verilir. Yalnız
                                         son dönemlerde bu bahir atlanılarak “Velâdet Bahri”ne geçilmektedir” sözleri ile
                                         geleneğin önemine işaret etmektedir.

                                         1950 sonrası Esat Gerede (ö. 1958), Mecit Sesigür (ö. 1962) gibi hâfızların
                                         okudukları Mevlîd-i Şerîflere yetişen Âmir Ateş, o günlerde okunan mevlîdlerin
                                         2,5 saati aşkın sürdüğünü ancak bir tane insanın yerinden kıpırdamadığını ve
                                         sesleri duyarak dışardan koşup gelen insanların azımsanmayacak kadar çok
                                         olduğundan bahsederken,  “Daha eski yıllarda Hâfız Sâmi (ö. 1943), Hâfız
                                         Burhan (ö. 1943) gibi mevlidhânların filân, filân câmide mevlîd okuyacakmış
                                         sözünü duyan kişilerin birçoğu o câmilerde yatarlarmış. Yoksa mevlîdin okunacağı
                                         gün orada yer bulmak ne mümkün” sözleriyle dönemin insanlarının da bu
                                         toplantıya ve mevlidhânlara verdikleri değeri anlatmıştır.

                                         Âmir Ateş, Mevlîd-i Şerîf ’in bahirlerini makam konusunda geleneğe uygun
                                         okumuştur. Bu konu ile alâkalı bir anısı şöyledir:

                                         “Kadıköy Moda semtinde bir aile hatırlarım. Mevlîdi baştan sonra Nihâvend
                                         makâmında  isterlerdi. Yani Nihâvend makâmı  hastası bir aile idi. Ben onlara
                                         okumaya gittiğim zaman bu isteklerini hep dile getirirlerdi ancak ben onlara,
                                         okuyacağım mevlîd içerisinde Nihâvend geçkiler yapacağımı ancak tümünün
                                         o  makamda  okunmayacağını  hatırlatsam  da  onlar  bu  isteklerini  her  seferinde
                                         devamlı vurgularlardı.”

                                         Âmir Ateş’in bu aile ile tanışması da oldukça ilginçtir. Aile, devamlı olarak
                                         kendilerine mevlîd okumaya gelen hocalardan Nihâvend makamıyla mevlîd
                                         okumalarını ister. Onlar da Nihâvend başlar ve farklı makamlarda bitirirlermiş.
                                         Bu hocalar aynı zamanda Âmir Ateş’in arkadaşlarıdır. Bir gün aileye  “Biz
                                         Nihâvend başlayıp Nihâvend bitiremiyoruz. En iyisi biz size öyle yapabilecek bir
                                         hoca getirelim” derler ve Âmir Ateş’i bu aile ile tanıştırırlar.

                                         1965’li yıllarda radyodaki mevlîd programlarından birinde okunan Nûr Bahri
                                         ile ilgili bir anısını da paylaşan Âmir Ateş, “Radyo mevlîdlerinden birindeyiz,
                                         rahmetli Zeki Altun (ö. 1999) da var. Tevhîd bahrinden sonra Kur’ân-ı Kerîm’i
                                         okuyan arkadaşımız muhayyerkürdî makâmında okudu. Ben de o sesten alıp







                                                             • 116 •
   115   116   117   118   119   120   121   122   123   124   125