Page 40 - KAZASKER MUSTAFA İZZET
P. 40
Ayasofya’nın Nişânesi | KAZASKER MUSTAFA İZZET
SULTAN’IN HUZURUNDA
Hayatı boyunca Kazasker’i himayesinden ayırmamış olan Kömürcüzâde, Sultan II. Mahmud’un musahiblerinden olması hasebiyle
padişahın en yakın adamlarından biriydi. Mustafa’nın kabiliyetini, amcası III. Selim gibi büyük bir musikişinâs olan II. Mahmud’a göstermek
isteyen Kömürcüzâde, kaynaklarda zikredildiğine göre ustaca bir tertiple bir tesadüf havası içerisinde, bir naat okutarak onu padişahın
dikkat ve beğenisine sunmuştur. İşte II. Mahmud tarafından başta ahşap bir bina olarak inşa ettirilmiş olan Sirkeci’deki Bahçekapı Hidayet
Camii’nde, 1229 yılı Şaban ayının ilk cumasında, yani 22 Temmuz 1814 günü, padişah Cuma Selamlığı için geldiği vakit Mustafa İzzet,
hocası Kömürcüzâde’den meşk ettiği "Aldım hayâl-i perçemin ey mâh dîdeme" mısraıyla başlayan hüzzam naatı namazdan önce okumuş
ve artık bambaşka bir boyuta yürümüştür.
Güzel sesi, musikiye hevesi ve doğuştan mâhirliğiyle, henüz 13 yaşında olan bu mavi gözlü gencecik delikanlının icrâsına padişah hayran
olur. O dönem Hammâmîzâde Dede Efendi gibi bir isimle musiki icrâ edecek seviyede musikiye hâkim olan Sultan II. Mahmud namazdan
sonra bu genci yanına çağırtıp takdirlerini bildirir. Henüz 13 yaşında olan Mustafa İzzet’i kendi himayesi altında yetiştirmeyi arzu eder ve
yanındakilere, bu çocuğun terbiyesine imtina gösterilmesini emreder. Bu emir, Osmanlı bürokrasisinde bu kişinin devlet adamı yetiştiren
Enderûn’a alınması için bir talimat anlamı taşır. Fakat hem yaşının hem de Enderûn mevzuatının buna uygun olmayışı, Mustafa İzzet’in
Enderûn-ı Hümâyun’a alınmasına engel teşkil etmekteydi. Bu sebeple padişahın silahdârı Gazi Ahmed Paşa’nın oğlu Ali Paşa’nın dairesine
yerleştirilmesine karar verilir.
Hem İstanbul hayatına alışmış hem de temel medrese eğitimlerini zaten tamamlamış bulunan Mustafa için bu yeni hayat pek çok disiplini
de beraberinde getirmiştir. Ali Paşa dairesinde üç yıl kadar yoğun bir tahsil gören Mustafa burada ilim, musiki, hat ve Enderûn için
mûtad olan diğer bilgileri edinmiştir. Mustafa İzzet’in kendisine emanet edildiği Ali Paşa, o dönemin önemli isimlerinden ve padişahın has
adamlarından birisidir. Atâ Tarihi’nde Mustafa Efendi’nin yaşının küçüklüğünden dolayı Enderûn’a alınmasının "hükm-i zamana münasip
olmadığı" kaydedilmiştir. Ali Paşa daha sonraları 1823 yılında bir yıla yakın sadrazamlık da yapacak ve bu dönemin önemli olayları arasında
zikredilecektir. Ali Paşa’nın ileriki dönemlerde Mustafa İzzet’in saray hayatında önemli terfiler almasında kuvvetini göstereceği muhakkaktır.
Bu dönemde Mustafa İzzet Efendi’nin ilk olarak Çömez Mustafa Vâsıf Efendi’den hüsn-i hat dersleri almaya başladığını bilmekteyiz. I.
Abdülhamid’in kurduğu Hamidiye Vakıflarının kaymakamı olan Çömez Mustafa Vâsıf Efendi’den meşk ettiği sülüs-nesih hattın yanında
Yesârîzâde Mustafa İzzet Efendi’den de ta’lik yazı meşk etmiştir. Her ikisinden de ustalıkla almış olduğu icazet ile, gerek devrinin gerekse
hat sanatı tarihimizin en büyük isimlerinden biri olmaya namzet olmuştur.
Mustafa İzzet’in Çömez Mustafa Vâsıf Efendi’den kısa zamanda icazetini almış olduğunu, bugün Kubbealtı Akademisi Kültür Sanat Vakfı
Koleksiyonu’nda yer alan "sevvedehu’s-Seyyid Mustafa’l-İzettî fi Saray-ı Galata, be-hâne-i ser, 23 Rebiülevvel 1233" imzalı sülüs-nesih bir
kıt’adan anlayabiliyoruz. 31 Ocak 1818 yılına tekabül eden bu yazıdan anlaşıldığına göre Mustafa, 17 gibi çok genç bir yaşta bu zattan icazet
almış ve bu yazısını da Ali Paşa’nın yanında 3 yıl kaldıktan sonra nakledildiği Galata Sarayı’nda yazmıştır. Bu yazıdan edinilen bir başka bilgi de
Mustafa’nın sonradan "İzzet" olacak "İzzetî" lakabının bu dönemde hocası tarafından kendisine verilmiş olduğudur. Ayrıca, tarihsel kronoloji
ve imzadaki son sınıf demek olan "be-hâne-i ser" tabiri dikkate alınırsa, Mustafa İzzet’in Galata Sarayı’nın doğrudan son sınıfına alınmış
olduğu sonucu da çıkarılmaktadır. Ali Paşa’nın yanında devam eden tedrisinden sonra Galata Sarayı’na nakledilen Mustafa İzzet Efendi, üç
yıl da burada öğrenim görmüştür. Bu süre içerisinde Gazi Ahmed Paşa azledilerek, yerine İlyas Ağa silahdâr olmuştur. Bu vakıa da Kazasker
için önemli bir adım teşkil etmiş; Gazi Ahmed Paşa derhal İlyas Ağa’ya haber göndererek böylesi değerli ve yetenekli birinin Galata Sarayı’nda
kalmasının revâ olmayacağına dikkati çekmiştir. Letâif-i Enderûn’da bu vakıa 1819-1820 yıllarında geçen olaylar arasında zikredilmiştir.
38

