Page 100 - 60. SANAT YILINDA AMİR ATEŞ
P. 100

60. Sanat Yılında
           Bestekâr HÂFIZ ÂMİR ATEŞ






                                         insanlarız” tespitiyle, Klâsik Türk Müziği alanının bir hâfız için girilmemesi
                                         gereken bir alan olmaktan ziyâde, hâfızların bu yolda diğer bestekârların bir
                                         adım önünde ilerlediklerini düşündüğünü ifade etmiştir.  “Güzel ses, mûsikînin
                                         ta kendisidir” sözü ile de hâfız olan ve Kur’ân-ı Kerîm’i güzel sesle okuyan
                                         insanlara atıfta bulunan bestekâr; hâfız kişilerin bu işi yaparken akademik
                                         sahaya da önem vermeleri gerektiğini belirtmiştir. Bu konuda Âmir Ateş,
                                         “Benim şu anda Üskadar Mûsikî Cemiyeti’ndeki din görevlisi olan talebelerimden
                                         30 kadarı hâfız. Bu hâfızlar işin içine girdikçe hangi makâmı yaptıklarını veya
                                         ilerleyen süreçte hangi makâmı yapmaları gerektiğini bilerek hareket ediyorlar.
                                         Bunun verdiği hazla cemiyete daha sıkı sarılıyorlar. O hâfızlar arasından inşallah
                                         çok iyi  bestekârlar yetişeceğine  inanıyorum” sözleriyle mûsikînin hâfızlar için
                                         önemini vurgulamıştır. Konuyla ilgili olarak Ali Osman Alaca, hocası Hâfız
                                         Ahmet Kirtiş’ten (ö. 2005) rivayetle Sâdeddin Kaynak’ın (ö. 1961) musikiyle
                                         ilgili şu ifadesini nakletmiştir: “Musiki, mihrâbdan yürümüştür.”

                                         Âmir Ateş’in Türk Din Mûsikîsi alanındaki ilk ilâhî çalışması, güftesi Aziz
                                         Mahmud Hüdâî Hazretlerine (ö. 1430) ait olan, Bayâtî Araban makâmında
                                         bestelediği “Benim Maksûdum Âlemde Değildir Lâkin illâ Hû” ilâhîsidir.

                                         Âmir Ateş’in Klâsik Türk Müziği alanındaki ilk bestesi ise, Rehâ Gizey’in

                                              “Gönlüm özler kaybolan mânâlı mahzûn çehreni,
                                              Rûhum ağlar, hep ürperir, kıskanır
                                              Gül yüzün hep aklımda her an yâd ederim ben seni
                                              Güller açmış âlem olmuş neşe denmez neyleyim”

                                         mısralarından oluşan dörtlüğünü Hüzzam makâmında bestelediği eserdir.
                                         Aynı zamanda bu eser, radyoda okunan ilk eseridir. Radyolarda Âmir Ateş’in
                                         bu bestesinin okunmasıyla Emin Ongan’a gelen tebriklerde  “Seni kutlarız
                                         Emin Bey, taleben güzel bir şarkı bestelemiş” sözleriyle diğer mûsikîşinaslar
                                         beğenilerini dile getirmişlerdir.

                                         Bu eseri ile alâkalı olarak Âmir Ateş, “İlk bestemdir bu eser. O yıllarda sadece
                                         İstanbul,  Ankara  ve İzmir  Radyoları vardı. Bu  eserin  güzel bir  hikâyesi  var.
                                         Radyoda çalınan ilk eserimdir” diyerek ilk bestesinin radyolarda okunmasıyla
                                         isminin İstanbul mûsikîşinasları arasında anılır olduğundan bahsetmiştir.
                                         Âmir Ateş için şarkılar da ilâhî mesâbesindedir. Bu konuda “Öyle şarkılar vardır
                                         ki; aynen ilâhîler gibi çok anlamlı sözlerdir, asla fâsığın fıskını artıran cinste değildir.


                      Güzel ses, mûsikînin

               ta kendisidir.




                                                             • 96 •
   95   96   97   98   99   100   101   102   103   104   105