Page 101 - 60. SANAT YILINDA AMİR ATEŞ
P. 101

60. Sanat Yılında
                                                                                             Bestekâr HÂFIZ ÂMİR ATEŞ






            Meselâ sözlerini Mehmet Akif Ersoy’un yazdığı Hüseynî makamındaki ‘Ezelden
            Âşınânım’ güftesi bu şarkılara en güzel örneklerden biridir. Hâkezâ bestekâr Yesâri
            Asım Arsoy’un ‘Ömrüm Seni Sevmekle Nihayet Bulacaktır’, Sâdeddin Kaynak’ın
            ‘Muhabbet Bağına Girdim Bu Gece’ ve Hacı Ârif Bey’in ‘Vücûd İkliminin Sultânı
            Sensin’ şarkılarının Peygamber Efendimiz (s.a.v.) için yazıldığını bilmekteyiz.”
            Bu şarkılar Allah Rasûlü’ne olan aşkın tercümanıdır. Âmir Ateş’in       Mûsikînin rûhu dinlendirici,
            bu şarkıları okurken çok kereler sahnede ağladığı, talebeleri ve
                                                                             karakteri ve kişiliği geliştirici,
            onu tanıyanlar tarafından anlatılmaktadır.
            Mûsikînin insanların karakterlerini şekillendirmede büyük bir    olgunlaştırıcı müthiş bir gücü var.
            rolü vardır. Âmir Ateş’in kişiliğinin  gelişmesinde de  bu etkiyi
            gözlemlemek mümkündür. Küçük yaşlarından itibaren zamanın değerli
            mûsikîşinaslarının yanı sıra, hâfızların arasında yetişmiş olması onun karakter
            gelişiminde de önemli rol oynamıştır. Bu konuda Âmir Ateş “‘Müzik rûhun
            gıdasıdır.’ derler. Sadece rûhun terbiye edilmesinde değil, insan karakterinin
            gelişmesinde ve olgunlaşmasında da önemli bir rolü vardır. Ayrıca müzik tedavi
            edici özelliğe de sahiptir. Mûsikî ile tedavi yöntemleri Osmanlı döneminde Amasya,
            Kayseri, Edirne, Bursa, İstanbul ve diğer pek çok şehirde îmar edilen şifâhânelerde
            uygulanmış ve çok faydası görülmüştür.  Yani mûsikînin rûhu dinlendirici,
            karakteri ve kişiliği geliştirici, olgunlaştırıcı müthiş bir gücü var” diyerek karakter
            gelişiminin mûsikî ile bağlantısını ifade etmiştir.

            Âmir Ateş’e göre beste yapabilmek için “Ne enstrüman çalmaya ne de nota bil-
            meye gerek var; ancak mûsikî bilmek gerekli. Kulaktan dolma, kara düzen de olsa
            mûsikî bilmelidir beste yapacak bir insan. Bazen nota bilmeden melodiler mırıl-
            danarak bir şeyler ortaya çıkarabilir. Ancak bu tam bir beste olmaz” diyerek bes-
            tekârlığın mûsikî bilgisine bağlı olarak yapılabileceğine dikkat çekmiştir.

            Beste yaparken enstrüman kullanmanın bestekâra yardımcı olacağını belirten
            Âmir Ateş,  “Bestekâr, bir  enstrüman çalıyorsa yapacağı bestelerde daha rahat
            eder. Çünkü kulağına sağlam sesler iletilir. Onun için bir bestekârın enstrüman
            kullanması önemli” sözleriyle bestekâr için enstrüman kullanmanın doğru
            sesleri notaya almak açısından önemine değinmiştir. Kendisi de biraz ud
            çalan ve az da olsa ney üfleyen Âmir Ateş, “Ben enstrüman kullanabilmek için
            herhangi bir kursa gitmedim. Kendi kendime ud öğrendim. Mûsikî denizinde
            ıslanınca insan çabalıyor ve sırılsıklam olunca bazı şeyleri kendi kendine deniyor.
            Ud ile birlikte bazı enstrümanları da kullanabiliyorum. Ancak bestelerimde en çok
            yararlandığım enstrüman şüphesiz uddur” sözleriyle konuya açıklık getirmiştir.










                                                             • 97 •
   96   97   98   99   100   101   102   103   104   105   106