Page 93 - 60. SANAT YILINDA AMİR ATEŞ
P. 93

60. Sanat Yılında
                                                                                             Bestekâr HÂFIZ ÂMİR ATEŞ


            güzellik manzûmesini insanların zevk-i selîmine sunmaktadırlar. Cenâb-ı Hakk’a
            yaklaşabilmenin en müşahhas örneğidir mûsikî.”

            Mûsikîye ve bestekârlığa başladığı yıllarda bazı büyükleri tarafından “Sen ne
            yapıyorsun! Sen bir hâfızsın, ayıp değil mi? Hâfız adam mûsikî ile meşgul olur mu”
            gibi sorulara muhatap olmuş ve bu yıllarda İstanbul’a gelmiştir.  Kendisine
            yapılan eleştirilere kulak asmayan Âmir Ateş, bu dönemde hem dinî hem de
            müzisyenlik yönü olan mûsikîşinaslar ile meşk etme fırsatı bulmuş ve kendini
            mûsikî alanında geliştirmeye devam etmiştir.

            Mûsikî ona göre bir yaşam biçimidir. Bu husustaki, “Müzik, derde devâ, rûha
            gıdâ, gönüllere şifâdır; müzik hayattır, hayatın kendisidir. Hayatı, evreni müziksiz
            düşünmek mümkün değildir. Hayatımdaki yerine gelince, nefes alıp
            vermek gibi bir şey. Âmir Ateş’i müziksiz düşünemiyorum” sözleri     Ticaret ve beste hayatta bir araya
            ile hayatında mûsikîye verdiği değeri ne de güzel anlatmıştır!
                                                                          gelemeyecek iki kavramdır.
            Beste yapmada bestekârın işine olan sevgisinin ve sabrının
            önemine vurgu yapan Âmir Ateş, bestelerin içine aşk katılmışsa bestenin
            tadının daha farklı olacağını belirterek, pek çok sanat dalını sıralayıp, ezcümle
            tüm sanat dallarının sevgiyle olabileceğini vurgulamıştır. Bunun yanı sıra
            maddi kaygılarla yapılan sanat uğraşılarının uzun ömürlü olmadığını, kısa
            sürede gözlerden ve gönüllerden uzaklaştığını ve kaybolup gittiğini de ifade
            etmiştir.

            Milyonların ezberlediği ilâhîleri ve coşkulu şarkılarıyla insanların gönüllerinde
            yer edinen Âmir Ateş, sanatsal kaygılarla ve ekonomik bir beklenti olmadan
            bestelerini yapmıştır. Çünkü Âmir Ateş için beste yapmak ‘nefes alıp vermek’
            gibidir ve hiçbir meblağ bu güzelliği satın almaya kâfi değildir.

            Âmir Ateş Hoca, beste yapmakla ilgili düşüncelerini şöyle ifade etmektedir:
            “Bazen kendi göreviniz diye yapıyorsunuz. Bazen de sadece O’nun hoşnutluğunu
            elde etmek için yapıyorsunuz, araya hiçbir şey karıştırmadan… Böylece keyfine
            doyamıyorsunuz. Aracısız ve karşılıksız yapılan her şey büyük keyif veriyor. Besteyi
            yaparken kullandığımız hamurun içinde hep o sevda mayası oldu. Farklı bir katkı
            maddesi kullanmadık. Hele bestelerinize madde ve ticaret karıştırırsanız alıcı
            bulamazsınız. Bir defa alan da duygu eksikliği yüzünden ikinci defa almayacaktır.
            Ticaret ve beste, hayatta bir araya gelemeyecek iki kavram. Besteci olup da âbâd olan
            pek sanatkâr arkadaşımız yok. Ancak kendi ölümünden sonra âbâd ettiği çoktur. Bu
            vesîle ile herkes tarafından sevilen eserlerimiz bize maddi getiriden ziyâde manevî
            kalıcılık kazandırdı. Bir insan için dünyada bundan daha büyük onur olamaz.”

            Âmir Ateş, Cumhuriyet Dönemi’nde yetişmiş en önemli ‘Klâsik Türk Mü-
            ziği’ bestekârlarından biridir. 2000’i aşkın Klâsik Türk Müziği ve 60’ı aşkın







                                                             • 89 •
   88   89   90   91   92   93   94   95   96   97   98