Page 108 - 60. SANAT YILINDA AMİR ATEŞ
P. 108
60. Sanat Yılında
Bestekâr HÂFIZ ÂMİR ATEŞ
ben seni. Doğru dürüst müzik yap. Böyle şeylere tevessül etme. İlerde eserlerini
isteyen, ister müzik yapar ister sinemada kullanır. Ancak böyle münhasıran bir film
müziği yapmaya kalktığında bu işin tadı kalmaz’ dedi. Ben de ‘Peki hocam’ dedim
ve bu film müziği sayfasını kapattım.
İlerleyen yıllarda Hz. Yusuf filminin müziğine de bu besteyi uyarladık. Sözler
değişik tabi. Sonraki zamanlarda arkadaşlarımız: ‘Hocam bu melodi basit ve güzel
bir melodi. Bize bu melodiyi güzel bir güfte ile okunacak bir ilâhî yapsanız olmaz
mı’ dediler. Ben de şu an hepimizin bildiği ‘Canım Kurban Olsun’ güftesine bu
melodiyi uyguladım.”
“Yunus” İlâhîsi
“Denizli’de yapılacak olan ‘Yunus Emre Beste Yarışması’ isimli para ödüllü bir
yarışmaya bizi davet ettiler. Benim bu para olayına canım sıkıldı ve önem vermedim.
Bir gün telefon geldi: ‘Âmir Bey, herkesten ilâhî geldi sizden gelmedi.’ Ben de ‘Ne
zaman son günü’ diye sordum. ‘Yarından sonraki gün’ dediler. Telefonu kapattıktan
sonra masamın üzerinde duran Bekir Sıtkı Erdoğan’ın kitabından gözüme çarpan
‘Yunus’ isimli şiirini Allah nasip etti, bir iki dakika içerisinde besteleyiverdim.
Nasip devam etti, o anda 3 tane daha ilâhî besteledim. Koro arkadaşlarımızdan
Kadir Konya ve Emin Işık (ö. 2019) hocamla belirtilen adrese götürdük. Kadir
Konya ve Emin Işık bu üç ilâhîyi belirtilen adrese bırakmak için yukarı çıktılar.
Ancak içeride kimse olmadığı için kapının altına bırakıp geri geldiler. Aradan belli
bir süre geçti. Bizim ilâhîlerin âkıbeti meçhul. Bir yerden haber gelmiyor.
Aradan bir iki ay geçti, bir arkadaşım dedi ki: ‘Senin şu Yunus Emre ilâhîsi var ya,
Ahmet Özhan onu bant yapmış.’ Ben şaşırdım bu haberi alınca ve Ahmet’i aradım,
‘Ağzına sağlık’ dedim. O da ‘Hayırdır abi’ deyince, dedim ki: ‘Yunus diye bir şey
okumuşun.’ O da ‘Abi ne hârika bir beste. Kusura bakma sen de bestekârsın ama
adamlar ne bestelemişler, ne güzel beste yapmışlar’ diyerek beğenisini belli etti. Ben
de ‘Yapma, ne yapmışlar’ dedim. O da ‘İşte o ilâhîyi, eskiler ne güzel bestelemişler.
Kimsenin de gözüne ilişip bu ilâhîyi okumamış.’ Ben, ‘Kimin ki Ahmetciğim bu eser’
diye sordum. O da ‘Bilmiyorum ama yetmiş seksen yıl önce bestelendiği mâlum (Bu
ilâhîlerin sahibinin bilinmemesinde bizim de katkımız var; çünkü isim yok rumuz
var; ondan dolayı kimin eseri olduğu bilinmiyor. Ahmet bu konuda haklı)’ dedi.
Ben ‘Demek ki Bekir Sıtkı Erdoğan bu eseri bebekken yazmış’ deyince ‘Ne alâkası
var abi’ diye bana sordu. Ben de ‘Ee, sözler Bekir Sıtkı Erdoğan’ın’ dedim. Ahmet
• 104 •

