Page 25 - ANADOLU SANAYİ DEVRİMİ
P. 25
li”, “vakıf imaret sistemi” ile birlikte tam kıf koruması altında ümrana ulaşmış-
olarak ortaya çıkmıştı. lardı. Böylece vakıf imaretler kurarak
zamanla ümrana erişen sonraki nesil-
XIV. yüzyılın ortalarında 1375’lerde Mu-
kaddime adlı ünlü eserini kaleme alan İbn ler, atalarının kurdukları vakıflara hiz-
Haldûn (ö.808/1406), Endülüs’te yaşamış met ederler ise bu vakıf kurumlarından
ve Selçuklu’nun imar ettiği Anadolu’yu faydalanabiliyorlardı.
birkaç kez gezerek incelemiş bir araştır- Dünya tarihinde ilk kez “medeniyet”
macı olarak bu gelişmiş İslâm şehirlerini terimini tanımlayıp kullanan Bîrûnî (ö.
ortaya çıkaran gelişmeleri tarif ederken, 453/1061) ise “medeniyet” kavramını
imar etmek kökünden gelen “imaret” “insanların maddi ve manevi ihtiyaçları-
kelimesinden hareketle bu gelişimi “üm- nın karşılanması” şeklinde tarif etmişti.
ran” olarak tanımlamıştır. İbn Haldûn İnsanın hem gelişmeye hem de anarşiye
bazı araştırmacıların eksik tanımladığı mütemyil olduğunu bu nedenle maddi ge-
gibi medeniyete “ümran” dememiş, me- lişimini koruyabilmesi için fütüvvet ola-
deniyeti nitelendirerek, gelişmiş medeni- rak nitelendirdiği ahlâkî yönünü de ge-
yeti “ümran” olarak tanımlamıştı. Ancak liştirmesi gerektiğini; medeniyetin ancak
yaşadığı dönemde ümrana ulaşan geliş- böyle gelişebileceğini önemle belirtmiştir.
miş medeniyetler olan Endülüs’ün çöküşe Bîrûnî’nin medeniyet anlayışına dair ta-
geçtiğini, Selçukluların çöküşünü mütea- nımlarını Letâifü'l-hikme adlı eserinde
kip Anadolu’da Osmanlıların doğuşunu, iktibas eden ve değerlendiren Ahî Evran,
Orta Asya’da Moğolların son bakiyeleri- fütüvvet/Ahîliğe dayalı kümelenme mo-
ni temizleyerek ortay çıkan Timur devleti- delini geliştirip sanayi devrimini başlat-
nin doğuşunu müşâhede eden İbn Haldûn mış, böylece insanların maddi ve manevi
şu teoriyi geliştirmişti: Ümrana erişen ge- ihtiyaçları karşılayarak medeniyete erişti-
lişmiş medeniyetler, bu gelişmeyle birlik- ren önemli bir üretim modeli geliştirmişti.
te refaha kavuşan insanların asabî ve dinî Anadolu Selçukluları, Avrupa tüccar-
ideallerinin zayıflamaya başlamasıyla çö- larına tanıdıkları ticari imtiyazlarla VI.
kerken yerine asabî ve dinî idealleri güçlü yüzyılda Roma’nın ikiye ayrılmasından
yeni devletler ortaya çıkar. Buradan hare- sonra içe kapanan Avrupa’ya, tekrar dışa
ketle medeniyetlerin de insan gibi doğup, açılabilme şansı vermiş, Selçukluların
gelişip nihayet ümrana erdikten sonra çö- kontrolündeki İpek Yolu ticareti XI. yüz-
küp yok olduklarını söylemiştir.
yıldan itibaren Orta Asya’dan Avrupa’ya
Bu uyarıyı çok iyi algılamış görünen Os- kadar uzanmış, “sanayi devrimi” ile Ana-
manlılar, vakıf kurumunu İslâm idealini dolu yeni bir üretim merkezi olarak dün-
insanlardan bağımsız halde koruyan bir ya iktisat ve ticaretinde yerini almıştı.
kurum olarak da şekillendirmişti. İbn Selçukluların geliştirdikleri tedarikçi va-
Haldûn’un dediği gibi rahata eren insan- kıf işletmelerin tarım, ticaret ve sanayi-
ların İslâm idealinden uzaklaşmalarına de yaptıkları dönüşüm etkisi, Avrupa’da
belki de kurumsal bir önlem olarak va-
XVIII. yüzyılda kapitalist üretim biçimine
24 - ANADOLU SANAYİ DEVRİMİ

