Page 82 - KAZASKER MUSTAFA İZZET
P. 82

Ayasofya’nın Nişânesi | KAZASKER MUSTAFA İZZET








                             levha, 28 adet taşa mahkûk kitabe, 5 adet sıva zemine uygulanmış celî sülüs istif, 12 adet cami takım yazısı ve 28 adet muhtelif eseri
                             günümüzde kayıt altına alınabilmiş olanlardır.


                             İzzet  Efendi’nin  ta’lik  hat  konusundaki  muazzam  maharetini,  kaleme  aldığı  hurde  ta’lik  ile  yazılmış  mushaf-ı  şerîf’te  daha  çarpıcı  bir
                             şekilde görürüz. Bu mushaf, Türk sanatında ve özellikle de bu dönemde nadirliği açısından son derece önemli bir sanatsal üründür. Daha
                             sonraları çeşitli vesilelerle kişisel koleksiyonlarda gezmiş bu eser, son olarak Sakıp Sabancı Müzesi Koleksiyonu’nda sergilenmektedir.
                             Kazasker Mustafa İzzet’in yüzlerce eserinden, müşahhas olarak bahsedilmesi gereken bir diğer eseri ise günümüzde İstanbul Üniversitesi
                             Kütüphanesi koleksiyonunda bulunan, yine hurde ta’lik hatla yazılmış olan Delâilü’l-Hayrât’ıdır. Bunların yanında Türk İslam Eserleri Müzesi
                             koleksiyonu ile Erdoğan Demirören koleksiyonunda bulunan nesih mushaf-ı şerîfleri de Kazasker’in günümüze ulaşabilmiş envanterinin
                             önemli  parçaları  arasındadır.  Ayrıca  yine  nesih  hatla  yazdığı  Amme  cüzünün  de  Kahire’de  Dârü’l-kütübi’l-Mısriyye’de  kayıtlı  olduğu
                             zikredilmektedir. Kazasker’in, kaynaklarda kaleme aldığı zikredilen bu çok sayıda ciltli eserin ve hilye-i şerîfin bize gösterdiği hususiyet,
                             onun gerçekten düzenli ve disiplinli bir icrâ-yı sanat anlayışı olduğudur. Zira arasında şahsî talepler neticesinde kaleme alınmış kişiye özel
                             imal edilen bazı ciltli eserler, hem uzun zaman hem de standardizasyon isteyen sanat çalışmalarıdır. 200’den fazla hilye-i şerîfe kaleme
                             aldığı kaynaklarda zikredilen Kazasker Mustafa İzzet’in bugün tespit edilebilmiş yaklaşık 41 adet hilye-i şerîfi günümüze gelebilmiştir.
                             Çeşitli ebatlarda hilye kaleme almış olan Kazasker, boyu 2 metreye ulaşan hilyeler de yazarak, büyük boy hilye yazma geleneğini başlatmış
                             ve kendisinden sonra, hilye metinlerine zenginleştirmeler de yapılarak daha büyük hilyeler yazılmaya başlanmıştır. Ayrıca sülüs-muhakkak
                             ve nesih türü yazılar da Kazasker’in büyük hilyelerinde "celî" tasnifinin içine girecek şekilde irileşmiştir. Günümüze ulaşabilmiş, çeşitli müze
                             ve koleksiyonlar ile yurt içi ve yurt dışı kütüphanelerde 79’a yakın kıt’ası bulunduğu göz önüne alındığında ise, Kazasker’in varlığından
                             haberdar olamadıklarımızla birlikte kim bilir ne muazzam başka eserleri de vardı, diye düşünmemek mümkün değil. Tespit edilebilmiş 153’e
                             yakın levhası ve 12 cami takım levhası ise, Ayasofya Camii başta olmak üzere Beşiktaş Yahya Efendi Camii, Arpacılar Camii, Silivrikapı
                             Bâlâ Süleyman Ağa Camii, Hırka-i Şerîf Camii, Kasım Paşa Camii, Cihangir Camii, Eminönü Hacı Köçek Camii, Altunizade Camii, Murat
                             Paşa Camii, Nallı Mescit, Yıldız Camii, Bursa Ulu Camii gibi dinî yapılarda; Topkapı Sarayı başta olmak üzere muhtelif müze, kütüphane ve
                             koleksiyonlarda bulunmaktadır. Bazı levhaları, hakkında geçmiş yıllara dair görsel yahut yazılı kayıtları olmakla birlikte günümüze yangın ve
                             restorasyon sonrası ulaşamamıştır. Bazı yazılarının ise, cumhuriyet döneminde restorasyon adı altında perişan edildiğine bu satırları şahit
                             tutmak gerekiyor.

                             Sahip olduğu deha seviyesindeki aklıyla devlet bürokrasisinde ve Cenâb-ı Hak’tan kendisine bir lütuf olan sanat kabiliyetinde ileri derecede
                             verimlilik arz eden Kazasker Mustafa İzzet, Osmanlı toprakları içerisinde pek çok önemli mimarî esere de kitabe yahut istif hazırlamıştır.
                             Kazasker’in sadece İstanbul’da bilinen 28 yapıda mermere mahkûk yazısı bulunmaktadır. Ayrıca bugün Türkiye toprakları içerisinde yer
                             almayan yaklaşık 10 mabette Kazasker Mustafa İzzet’in eserlerinin olduğu da görülmektedir. Kazasker’in kâğıt üzerindeki eserlerinden
                             başka mimarî unsurlarda, hakkâklar ve nakkaşlar tarafından işlenmiş yazıları hat sanatı bahsinde çok önemli bir yer tutmaktadır. Fakat
                             bunu mufassal bir bölüm olarak derlemek daha doğru olacaktır.

                             Mustafa İzzet’in, hat sanatını temeşşuk etmeye başladığı gençliğinin ilk yıllarından, Sultan Abdümecid’in 1861’deki vefatına kadar geçen
                             sürede,  padişahın  bu  sanat  üzerindeki  tesiri  ve  muhtelif  sebeplerden  dolayı  benimsediği  yazı  üslûbu,  hayatındaki  belki  de  en  büyük
                             ukdelerinden biri olmuştur. Onun, bir gün talebelerinden Muhsinzâde Abdullah Bey’e, "Abdullah Bey! Abdullah Bey! Gidilecek yol Râkım
                             yoluymuş! Biz bunu anlamakta niye gecikmişiz?" dediği bilinmektedir. İzzet’in, Mustafa Râkım Efendi ile ilgili anılarından bir diğeri de,
                             Râkım Efendi’nin, Neslişah Türbesi kapısındaki yazısı hakkındadır. Mustafa İzzet, her fırsatta bu türbeye gelir ve Râkım’ın bu yazısını tedkik






          80
   77   78   79   80   81   82   83   84   85   86   87