Page 87 - 60. SANAT YILINDA AMİR ATEŞ
P. 87
60. Sanat Yılında
Bestekâr HÂFIZ ÂMİR ATEŞ
“Dördümüz de kafa dengi arkadaşlardık. O kadar güzel geçiyordu ki yol… Öğle
saatlerinde yola çıkmıştık ve program da akşam olacaktı. Hoş sohbet bir yolculukla
Bandırma sınırlarına yaklaştık. Ben İsmail’in yanında, önde oturuyordum. Fevzi
ve Yusuf arkada oturuyorlardı. Bandırma’nın mahallelerini geçmeye başlamıştık.
O yol şimdiki gibi duble yol değildi. Tek şeritti (Bu kazadan hemen sonra duble yol
yapılmıştır). Konvoy halinde tek şerit yoldan gidiyorduk. İsmail birden öndeki aracı
sollayıp karşı şeritten hızlıca gitmeye başladı. Ben ‘Aman İsmail ne yapıyorsun? Bu
dar ve tek şeritli yolda yapılır mı’ diye çıkışınca, o da hatasını anladı ve geri çıktığı
yere girmeye çalıştı. Ancak arkamızdan gelen araç o arayı kapatmıştı. Dolayısıyla
biz çıktığımız yere giremedik ve karşımızdan gelen 3-4 tonluk bir kamyonla kafa
kafaya çarpıştık. Ben ondan sonrasını hatırlamıyorum.
Kazanın hemen akabinde araç içerisinden bizleri çıkartmışlar. Yusuf Gebzeli ile
birlikte benim de üzerimi ölmüş diyerek örtmüşler. Çünkü bir canlılık belirtisi Hâfız İsmail Biçer
göstermemişim ben. Bir müddet sonra bir kıpırtılar başlamış bende. Orada
bulunanlar beni canlı diyerek acilen hastaneye almışlar. Fevzi Abi’yi de almışlar,
ikimizi aynı hastaneye kaldırmışlar. Gece 23.00 sularında kendime geldim.
Hemen arkadaşlarımı sordum ‘Onlar da iyi’ dediler. Yine bayılmışım. Ertesi
gün, sağ olsun, İbrahim Bodur Bey bir helikopter göndererek bizi İstanbul’da özel
bir hastaneye aldırdı. O hastanede de hep arkadaşlarımı sordum. ‘Nasıllar’ diye.
Her soruşumda ‘Onlar da iyiler’ dediler. Ancak 8 gün sonra, o dönem İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanı olan Recep Tayyip Erdoğan Bey’in İsmail Biçer’in
cenazesinden sonra ziyaretimize gelmesiyle öğrendim arkadaşlarımın durumunu.
O günler aynı zamanda Kurban Bayramı günlerine denk gelmişti. Arafat’ta tüm
hacılar bizim için dua etmiş. Tüm Anadolu’da bizler için dualar edilmiş; bizlere
bunlar sonradan söylendi. İlerleyen günlerde İbrahim Bodur Bey ile kazayla alakalı
konuşmamızda, ‘Âmirciğim öyle büyük bir kazaymış ki sizin kazanız. Ben aracı
gördüm. Seni çıkardıkları yerden değil sen, bir tavuk bile çıkamaz. Allah’ın büyük
bir lütfu o araçtan sağ çıkman’ sözleri, bana yaşadığımız kazanın büyüklüğünü
Hâfız Yusuf Gebzeli
özetler gibiydi.”
Bu olaydan yaklaşık 10 yıl sonra Âmir Ateş, baypas (baypass) için ameliyat
masasına yatar. Bu ameliyatı için doktorları “İçinizde pek sağlam damar
bulamadık. Zira kaburgalarınız birçok damarı ezmiş” der. Geçirdiği kazada,
Âmir Ateş birçok kaburgası kırık olarak araçtan çıkarılmıştır. Damarların
ezilmesi de bu yüzdendir. Bazı doktorları da “Biraz kilolu olmanız az darbe
almanıza ve iç organlarınızın sağlam kalmasına vesîle olmuş” sözleri ile kazanın
büyüklüğünü özetlemişlerdir.
Bu kazada Türkiye’nin iki büyük sesi İsmail Biçer ve Yusuf Gebzeli Hakk’ın
rahmetine kavuşmuştur. Allah rahmetiyle muâmele buyursun.
• 83 • Hâfız Fevzi Mısır

