Page 85 - 60. SANAT YILINDA AMİR ATEŞ
P. 85
60. Sanat Yılında
Bestekâr HÂFIZ ÂMİR ATEŞ
gelmeden yapamazdık. Herkesin kıskandığı
bir dostluktu bizimkisi. Onun bütün dünyası
bendim. Yaptığım eserlerden gurur duyardı.
Eserlerimi gittiği yerlerde özellikle ismimi
vurgulayarak okurdu. Kendini anlatması
için davet edildiği Radyo-TV programların-
da bile beni anlatırdı. Bensiz an geçirmezdi”
sözleriyle yâd eder. Âmir Hoca, vefatından
bu yana her gün dostu Yıldırım Gürses’i
andığını, onunla olan muhabbetini hiç
unatmadığını ifade eder.
Yıldırım Gürses ile olan ve unutamadığı
bir anısını Âmir hoca şu şekilde anlatır:
“Bursa’da bir dostumuz var, ismi Erdinç
Çelikkol. Bir gün beni aradı ve dedi ki:
‘Âmirciğim senin bestelerinden oluşan bir
konser icrâ edeceğiz koromuzla. Ancak üç gün Âmir Ateş, Hâfızlar Günü programında
Yıldırım Gürses ile birlikte.
sonra olacak bu konser. Bana yeni bir beste yaparsan
günün anlamına binâen okuruz.’ Ben de: ‘Belki
hazırlanamayabilirim Erdinçciğim’ dedim ancak Yıldırım benim her şeyimdi. Gün içerisinde
çoğu zaman beraber zaman geçirir, geceleri de
bir hazırlık yapmam gerektiğinin farkındaydım. Bu
telefon konuşmasından sonra Yıldırım’ı aradım ve
durumu arz ettim. Yarım saat sonra beni aradı, saat birbirimizi muhakkak arardık. Konuşmadan
00:15 civarıydı. ‘Gizli bir derya vardır’ isimli yeni
yazdığı şiirini bana okudu. Ben orada kalakaldım. Bu uyuduğumuz gece çok azdı.
güzel şiir karşısında dedim ki ona: ‘Gerçekten şimdi
mi yazdın bu şiiri?’ Sorum üzerine bana biraz kızarak; ‘Tabi ki şimdi yazdım’
diye çıkışınca üstüne varmadım. Ben de telefonu kapattıktan sonra Allah nasip
etti ve bu şiiri besteledim. Yaklaşık yarım saat sonra Yıldırım’ı arayıp konuşmasına
müsaade etmeden doğrudan bestemi okudum. Okumam bitince uzun bir süre ses
gelmedi karşı taraftan. Ben ‘Yıldırım’ diye seslenince ‘Ben böyle bir şey görmedim.
Allah nazardan saklasın. Mâşallah’ diyerek ağlamaya başladı. Eseri çok beğenmişti
ve bu kadar kısa sürede bestelememi şaşkınlıkla karşılamıştı. Bana uzunca duâlar
etti. Telefonu kapattıktan sonra Yıldırım, gece yarısı diğer ortak dostlarımızı
arayarak ’Âmir öyle bir beste yapmış ki ara da dinle’ demiş. Gecenin 03:00’ü bir
telefon, arayan Eyüp Uyanıkoğlu... ‘Âmirciğim şu besteni bir de bana oku’ diyor.
Birazdan bir başka dost Nusret Ersöz, o da aynı şeyi talep ediyor. Gelen son telefonu
kapattığımda sabah ezanları okunuyordu. İki gün sonra Bursa’ya gittik. Konser
salonunda bu eser icra edilmeden önce bestenin nasıl yapıldığını rahmetli Âdem
Erim’in (ö. 2013) anlatmasıyla salonda çok büyük bir alkış koptu.”
• 81 •

