Ustalar ve Talebeleri
Sergide geleneksel sanatlarımızın usta isimleri Zeynep Seyhun, Esra Elitaş, Saim Günay ve İlknur Karakılınç’a talebeleri Allı Günay, Aylin Karakuş, Ayşe Göktaş, Azime Ulusoy, Beliz Dinçel, Berrin Kılıç, Burcu Güner, Büşra Özzengin, Dilara Salihler, Dilara Şerbetçi, Dilruba Aydın, Elif Çelik Hanedar, Elif Meliha Bozer, Fatma Zehra Uğur, Fatmanur Çiçek, Fatmanur Şen, Feyza Keleş Negiz, Feyza Yıldırım, Gülsüm Sarıoğlu, Hacer Dinçel, Hanife Osmanoğlu, Hatice Güvelioğlu, Kübra Aksoy, Mehtap Kaya, Meltem Tunç, Özlem Çutuk, Özlem Sürer, Rümeysa Gülcan, Sare Uzun Çora, Seda Yücel, Selma Akça, Sibel Arı Yalçın, Şeyma Koç Büyükgöz, Tuba Arslan, Ülker Aytekin, Yasemin Aydın, Yasemin Ersoy ve Zehra Bakıcı eşlik ediyor.
Dolmabahçe Sarayı Saray Koleksiyonları Müzesi Sanat Galerisi, bu kez asırlar boyunca medeniyetimizin sanat ruhuna yön veren iki zarif sanat dalının; hat ve tezhibin her biri diğerinden âlâ keyfiyeti hâiz levhalarına ev sahipliği yapıyor. Seyhun Sanat Stüdyosu’nun dört yıl boyunca kırk öğrenciyle yürüttüğü çalışmalar, Sonsuz Desenlerde Altın İzler başlığı altında sanatseverlerin beğenisini bekliyor. Saray Koleksiyonları Müzesi, kamış kalemden neş’et eden harflerle fırçadan süzülen altın çizgilerin buluştuğu bir mekâna dönüşüyor. Usta hocaların rehberliğinde, farklı yaşlardan öğrencilerin sabırla ve sevgiyle göz nuru döktüğü eserlere dikkatlice bakanlar; hat ve tezhibin yalnızca bir sanat çabası değil, aynı zamanda enfüsî âlemden (içten) âfâka (dışa) doğru bir estetik yolculuğu da gözlemliyor.
Dört Yıllık Emek
Bu sözler, serginin küratörü Zeynep Seyhun’a ait: “Bugün dört yıllık emeğimizi muhabbet ve sevgiyle sanatseverlerle paylaşıyoruz. Kırk öğrencimiz arasında, 10–15 yaş aralığında üç genç arkadaşımız var ki onların gayreti ve saf duygularla ortaya koydukları eserler bizler için ayrı bir gurur kaynağı.”
Kâbili İrşâd Olan Üstad Olur Üstaddan
Seyhun Sanat Stüdyosu’nun hocaları ve öğrencileri, 125 levhayı aynı çatı altında bir araya getirerek hâl ve kâl lisanlarıyla eskilerin “Kâbili irşâd olan üstad olur üstaddan” sözüne atıf yaparken; sergi, yalnızca usta sanatkârların incelikli işçiliğini değil, aynı zamanda sanat yoluna yeni adım atan gençlerin yoğun gayretine dikkat çekiyor.
Kâbe Örtüsü’nün Huzurunda!
Serginin en çok dikkat çeken eseri, Osmanlı’nın son kâbe örtüsü! 1916 yılında Sultan V. Mehmet Reşad döneminde İstanbul’da dokunan ve dönemin ihtişamını taşıyan örtü fotoğrafından ilhamla hazırlanan eser, sanatseverleri Mescid-i Haram’a götürüyor! Yazıları Hattat Faruk Eratlı’ya, Zeynep Seyhun’a ait olan bu nadide eser, tarihî bir yadigâra atıf yapıyor olmasının yanında, sanatseverleri Beşiktaş’tan Mekke-i Mükerreme’ye doğru manevî bir yolculuğa çıkarıyor. Ziyaretçiler, kısa bir sığınma sahnesi mahiyetindeki eserin önünde uzun süre vakit geçirip fotoğraf çekerek, kutlu mekânın hususi hatırasına şahitlik etmenin heyecanını yaşıyor.
Asliyet ve Terkip Şuuru
Hat ve tezhip, yalnızca gözlere hitap eden kitap sanatları şubesi değil; aynı zamanda kalemin ve fırçanın ucundan beliren âyet-i kerimeler ve hadis-i şeriflerle âdemoğluna estetik zaviyeden vazifelerini hatırlatan asliyet ve terkip şuuru unsurları. Buradan hareketle ziyaretçiler, sergideki her eserde geçmişin ihtişamını, bugünün sanat anlayışını ve geleceğe dair umutları ilâhî kelâm üzerinden okuma imkânını elde ediyor.
Sonsuz Desenlerin Işığında
Sonsuz Desenlerde Altın İzler, yalnızca bir sergi değil; aynı zamanda hat ve tezhip sanatına gönül verenlerin emeklerini, sabırlarını, hayallerini ve dualarını izleyiciyle buluşturan bir yolculuk. Dolmabahçe Sarayı Saray Koleksiyonları Müzesi’nde açılan bu sanat yolculuğu, 6 Ekim 2025 tarihine kadar sanatseverlerin ziyaretine açık olacak.
Tezhip sanatkârı, serginin küratörü Zeynep Seyhun ile Sonsuz Desenlerde Altın İzler sergisi özelinde hasbihal ettik.
Sonsuz Desenlerde Altın İzler: Zeynep Seyhun ile Sanatın Yolculuğu
Sergi küratörü ve tezhip sanatkârı Zeynep Seyhun, bu yolculuğu şöyle anlatıyor: “Stüdyomuzda, tezhip hocaları olarak ben, Esra Elitaş ve İlknur Karakılıç ile, hat hocamız Saim Günay eşliğinde 40 öğrencimizle çalıştık. 10, 12 ve 15 yaşında üç çocuk öğrenci de ilk karma sergilerine katıldı. Aralarında bir yıldır eğitim alanlar olduğu gibi, dört yıldır azimle emek verenler de var. Toplamda 125 eser, sabır ve sevgiyle ortaya çıktı. Serginin baş yapıtı ise Osmanlı döneminde yazılmış son Kâbe örtüsü; bunu Faruk Eratlı ile hat ve tezhip sanatımızla yeniden nakşettik.” Seyhun’a göre sergi, yalnızca eserleri görmekten ibaret değil: “Bu sergi, hocalarımız ile öğrencilerimiz arasındaki muhabbetin tezhip ve hat sanatındaki tezahürünü gözler önüne seriyor. İzlerken, o samimi ve tatlı duyguyu hissetmek mümkün. Sanat, insan ruhuna dokunuyor; burada da tam olarak bunu amaçladık.”
Sanatkâr Seyhun, İstanbul’un orta yeri Beşiktaş’ta köklü sanatların sergilenmesini ise şöyle yorumluyor: “Böylesi bir yerde, hüsn-i hat ve tezhip sergilemek adeta zamansız bir köprü kuruyor. Kaosun ortasında zamanı yavaşlatıyor, kültürel sürekliliği hatırlatıyor. Müzenin kapısından içeri adım attığınızda geçmişten günümüze uzanan bir yolculuğa çıkıyorsunuz.”
Muhatabımız son olarak, sanatın evrenselliğine yönelik mesajını paylaşıyor: “Sergide 10 yaşından 60 yaşına kadar 125 öğrenci eseri yer alıyor. Bu, sanatın yaşı ve mesleği olmadığını gösteriyor. Sebat eden, yola çıkan herkes emeğinin karşılığını alıyor; bu sergi de tam olarak bunu hatırlatıyor.”
İbrahim Ethem Gören, 29.09.2025/Yazı No: 468