Çorum’da Sanat Zamanı

Çorum’da Sanat Zamanı


2 Eylül 2025 Salı günü Çorum Belediyesi Sanat Galerisi, hüsn-i hattın kadim tavrını Anadolu’ya taşıyan özel bir sergiye ev sahipliği yaptı. “Çorumlu Hattatlar İcazet Sergisi”, yalnızca levhaların sergilendiği bir mekân olarak değil; bilakis ustadan talebeye, yazı özelinde geçmişten günümüze uzanan asliyet ve terkip şuuru bağlamında yazının arka planındaki ruhun ve geleneğin yeniden buluştuğu bir sanat iklimi olarak açıldı. Sergi, Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi ve hattat Prof. Dr. Mehmet Memiş hocanın riyasetinde icazet almış talebeleri Mesut Karaca, Muharrem Gökşen, Besim Karabaş ve Senem Demirci’nin mümtaz eserlerini sanatseverlerle buluşturdu. Her biri diğerinden âlâ keyfiyeti hâiz levhalar, Çorum’a hüsn-i hat sanatının müşfik iklimini yeniden taşırken, sanatseverleri adeta geçmişin ruhuna dokunmaya çağırdı!

 

 

.
.
.
Önceki slayt
Sonraki slayt

Panel ve Sohbet: Sanat, Eğitim ve İcazetin Manası

Serginin açılışını takiben gerçekleştirilen panelde FSMVÜ Sanat, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hüsrev Subaşı, Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Memiş, Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatih Özkafa ve Hattat Mustafa Parıldar, “Türk Hat Sanatında Eğitim, Eğitim Yönetimi ve İcazet Geleneği” başlığı altında tetebbuatını hazirun ile paylaştı.

Panelde, hat sanatında eğitim süreci, icazetin sanatkârlara yüklediği sorumluluklar ve ustalık geleneğinin nesiller boyu nasıl aktarıla geldiği teşrih masasına yatırıldı.

İcazet Yeni Bir Başlangıçtır

Hüsn-i hatta icazet, yalnızca bir izin belgesi değil; talebenin sanatında ulaştığı olgunluğu, ruhunda yetiştiği inceliği ve hocasına duyduğu itimadı temsil eder. Talebe, uzun yıllar süren bir eğitim boyunca hurufâtın anatomisini öğrenir, ebruculukta iğne ile suyu, bir adım öte sabrı karıştırır, tezhipte rumi ve hatai motiflerinin arasına ustalığı nakşeder. Bu süreçte, Hz. Mevlâna’nın veciz ifadesiyle “Hamdım, piştim, yandım” hâline gelir; talebe, sanatın felsefesi, âdâbı ve geçmişiyle geleceğini kavrayacak bir olgunluğa erişir.

İcazet, böylelikle sadece bir mükâfat değil; aynı zamanda bir mesuliyet ve bir yeni başlangıçtır. Artık talebe, eserlerinin altına yalnızca kendi imzasını değil, hocasının ve ekolünün adını da yazar; öğrendiğini öğretmek ve geleneği sürdürmekle mükellef hale gelir.

20. Yüzyılda Diriliş ve Anadolu’daki Sanat İklimi

20'nci yüzyılın başlarından ortasına kadar neredeyse unutulmaya yüz tutmuş İslâm-Türk sanatları, 1950’li yıllarda Muhsin Demironat, Necmeddin Okyay, Hamit Aytaç, Mustafa Halim Efendi, Hafız Kemal Batanay, Fatma Rikkat Kunt ve Süheyl Ünver gibi büyük ustaların gayretleriyle yeniden can buldu. Topkapı Sarayı Nakkaşhânesi yeniden tesis edildi; İstanbul ve Anadolu’daki Güzel Sanatlar Fakülteleri, genç yetenekleri yetiştirerek geleneğin sürekliliğini sağladı.

Bugün Anadolu şehirlerinde düzenlenen icazet merasimleri ve sergiler, yalnızca eser sergilemekle kalmıyor;genç kuşakların kültürel farkındalığını artırıyor, hat sanatının köklü geleneğini yaşatıyor. Çorum’da açılan iş bu sergi, Anadolu irfanının ve estetik anlayışının güncel bir tezahürü olarak karşımızda duruyor.

Serginin Katkıları ve Geleceğe Miras

Çorumlu icazetli hattatların memleketlerinde sergi açmaları, gençlerin sanata yönelmesine ilham verirken, kültürel mirasın korunmasına da katkı sağlıyor. Her bir eser, geçmişin bilgi ve tecrübelerini geleceğe aktaran bir köprü vazifesi görüyor. Bu sergi hem talebelerin yıllarca süren emeğini hem de ustaların rehberliğini gözler önüne seriyor; sanatın ve sabrın bir araya geldiği o eşsiz süreç, izleyiciler için ders niteliğinde bir sanat deneyimi sunuyor.

Çorumlu Hattatlar İcazet Sergisi ve “Türk Hat Sanatında Eğitim, Eğitim Yönetimi ve İcazet Geleneği” serlevhalı panele müteveccih hocaların hocası, Hattat, Prof. Dr. Mehmet Memiş ile bir e-mülakat gerçekleştirdik.

İbrahim Ethem Gören: Muhterem Hocam, Çorumlu hattatların icazet alarak usta seviyesine ulaşmaları, hat sanatının Anadolu’daki gelişimine nasıl katkı sağlıyor?

Prof. Dr. Mehmet Memiş Bildiğiniz gibi son zamanlarda hat sanatı alanında önemli gelişmeler oldu. Bilhassa İstanbul’da ulusal ve uluslararası düzeyde faaliyetler yoğunlaştı. Bu faaliyetlerin Anadolu’da da yaygınlaşması, halkımızın bu sanatlarımızı daha yakından tanıması gerekiyor. Bu hususta da ümit verici gelişmeler olduğunu söyleyebilirim. İstanbul'da yetişmiş olan hattat arkadaşlarımız günümüzün teknik imkânlarını da kullanarak diğer şehirlerimizdeki meraklılarına ders verebiliyor, yetişmelerine yardımcı olabiliyor. Biz de bu çevreden hüsn-i hat öğrenmek isteyen arkadaşlarımızla uzun yıllardan beri birlikte çalıştık, bu çalışmaları nadiren yüz yüze, çoğunlukla da uzaktan yaptığımız derslerle yürüttük. 

Bugün bu alandaki en önemli eksikliklerden biri, Anadolu'daki birçok kentimizde konunun uzmanı olan sanatkârlarımızın bulunmaması sebebiyle heves eden kişilerin öğrenme imkânı bulamamasıdır. Bir şehirde bir hattatın yetişmesi orada bir hat sanatı muhitinin oluşmasına zemin hazırlamaktadır. Bu, öğrenmek isteyenler içinde önemli bir fırsattır. Çorum gibi Anadolu şehirlerinde nice kabiliyetler öğrenme imkânı bulamadıkları için âtıl kalmaktadır. Bendeniz de geçmişte bu imkânsızlığı bizzat yaşadım. Lise yıllarımda hüsn-i hat öğrenmeyi çok istediğim halde o yıllarda Çorum’da ders alabileceğim bir hattat olmadığı için bu mümkün olmadı.

Hat sanatında icazet geleneği günümüzde öğrenci ve hocalar arasındaki münasebeti nasıl şekillendiriyor?

Hat eğitimi uzun soluklu, ciddi gayret ve sabır gerektiren bir süreçtir. Bu süreçte yalnız hat sanatı değil, doğal olarak hattatlığın ahlâkî ve hukûkî yükümlülükleri de öğrenilmektedir. Bunu da hoca ile talebe arasında karşılıklı fedakârlık temelinde oluşan saygı ve sevgi atmosferi sağlamaktadır. Ortak nokta kelâmullahı şanına yaraşır güzellikte yazabilmektir.  İcazet almakla hoca talebe arasındaki ilişki bitmez.

Prof. Dr. Mehmet Memiş: Usta Çırak İlişkisi Ömür boyu Devam Eder

Sanatta kendini geliştirmenin sonu olmadığı gibi, usta çırak ilişkisi de ömür boyu devam eder. Bu ilişki hat sanatının ruhuna aykırı düşmeyecek hiçbir yeniliğe mani değildir. Talebenin başarısı aynı zamanda hocasının başarısı anlamına geleceği için, talebesinin kendisinden daha ileri eserler ortaya koyması hocasını da mutlu eder.

İcazetin, hattatların eserlerine ve sanat camiasındaki sorumluluklarına tesirlerini nasıl okumak gerekir?

Elbette bir hattat adayının icazet alması, onun sanatında ulaşabileceği en üst seviyeye ulaştığı anlamına gelmiyor. İcazet alsa da daha güzele ulaşmak için ömür boyu çalışmak gerekmektedir ve bunun sonu da yoktur. Burada merhum hattat Kamil Akdik'in son zamanlarında söylediği şu sözü hatırlatmakta fayda var; "Öleceğime gam yemiyorum ama şu sanatı öğrenemeden gideceğim, ona üzülüyorum" diyor.

İcazetname hattat adayının kabiliyeti nisbetinde sanatını belli bir seviyeye ulaştırmış olduğunu gösteren bir belgedir. Bir taraftan da adayın daha fazla sorumluluk yüklenmesi anlamına gelir. Bunlar, sanatının kıymetini bilmesi, kendini geliştirmek için daima çaba sarf etmesi, işlerinde gereken özeni göstererek sanatının hakkını vermesi, şahsî ve maddî kaygılarını öne çıkarmaması, hat sanatının ulvî değerlerine yaraşır bir hayat sürmesi, sanatını öğretmekte cömert davranması gibi sorumluluklardır.

Çorumlu icazetli hattatların memleketlerinde sergi açmaları, Anadolu irfanına ve kültürel mirasa hangi yönden değer katıyor?

Çorumlu hattatlar olarak burada sergi açmayı, hat sanatı gibi bir kültürel mirasımızı Çorum halkına tanıtmayı memleketime bir vefâ borcu olarak görüyorum. Bugüne kadar yurt içinde ve yurt dışında kişisel sergiler açtım, çok sayıda müşterek sergilere katıldım. Yetişmiş talebelerimizle birlikte, önceki yıllarda Çorum da dâhil olmak üzere Türkiye'nin farklı şehirlerinde sergiler açtık, seminerler düzenledik. Ama yıllardır gönlümden geçen, memleketim Çorum'dan iyi hattatların yetişmesi ve onlarla birlikte burada bir "Çorum'lu Hattatlar Sergisi" açmaktı. Rabbime şükürler olsun o da şimdi nasip oldu. İnşallah zamanla aramıza katılacak yeni hattatlarla birlikte bu faaliyetlerimiz devam edecektir.

İcazet sergimizin, Türk İslam sanatının en önemli şubelerinden biri olan hat sanatımız ve bu sanatın köklü geleneği hakkında Çorum halkı ve bilhassa genç kuşaklar nezdinde farkındalık oluşturmasını ümit ediyorum.

Türk Hat Sanatında Eğitim ve Eğitim Yönetimi bağlamında icazet müessesesinin önemi ve işlevi sizce hangi boyutlarda değerlendirilmeli?

Hat sanatı geçmişten bugüne usta-çırak ilişkisi içinde, meşk usulü ile öğretile gelmiş, icazet müessesesi ise bu sanatın seviyesini korumak, usul ve esaslarını muhafaza ederek tekâmülünü sağlamak hususunda bir tür kontrol mekanizması görevi görmüştür. Bu geleneğin en önemli katkılarından biri de hat sanatının başka akımların etkisinde kalmadan gelişme seyrini sürdürebilmesinde görülmüştür. Her türlü teknik imkânlara rağmen, klasik hat eğitiminde zamanımızda da aynı usul geçerliliğini sürdürmektedir.

Birçok sanat dalında olduğu gibi daha çok hocayı ve geçmiş üstatların çalışmalarını taklide dayanan bu usulün hat sanatında bir standartlaşmaya yol açtığı ve yeniliklere mani olduğu şeklindeki eleştirileri haklı bulmuyorum. Zira hat sanatı tarihinde çığır açan, önemli yenilikler yapan hattatlarda aynı sistem içinde yetişmiş sanatkârlardır.

Son olarak sergi özelinde okuyucularımıza nasıl bir mesaj iletmek istersiniz?

Başta İstanbul olmak üzere sanatkârların ve faaliyetlerinin büyük şehirlerimizde toplanmış olması, buralarda yaşayan insanların daha kabiliyetli ve başarılı olduğu anlamına gelmiyor.

Bu sergimiz Anadolu coğrafyasından da başarılı sanatkârların yetişebileceğini göstermektedir. Yeter ki buralardaki kabiliyetlere öğrenme imkânı sağlansın. Diğer taraftan Anadolu coğrafyamızda öz sanatlarımızın yeteri kadar tanınmaması ciddi bir eksiklik olarak karşımıza çıkıyor. Bu sergimizin Çorumlu hemşehrilerimin ata yadigârı hat sanatımızı daha yakından tanımalarına vesile olmasını temenni ediyorum. Ayrıca, programımıza ev sahipliği yapan Çorum Belediyemize, başta sayın başkanımız Dr. Halil İbrahim Aşgın'a ve değerli ekibine, İstanbul’dan gelerek programımıza iştirak eden hocalarımıza, özverili gayretleri ile icazet alan ve çalışmalarıyla sergimize katılan arkadaşlarıma gönülden teşekkürlerimi sunuyorum.

 

İlginiz için teşekkür ediyorum.

Programımıza gösterdiğiniz ilgi için ben de çok teşekkür ederim.

 

İbrahim Ethem Gören / 04.09.2025 / Yazı No: 464