Bir Fotoğraf Karesinden Başlayan Yolculuk
Film, günümüzün bir okul sınıfında, öğretmenin verdiği tarihî bir ödevle başlıyor. Çocuklar, dedelerinin siyah beyaz bir fotoğrafı üzerinden yola çıkarak, farkında olmadan Anadolu coğrafyasının hafıza köklerine doğru yürümeye başlıyor. Mezkûr fotoğraf, yalnızca içinde müstakim bir sima barındıran belge olmanın ötesinde; Kurtuluş Savaşı neslinin omuzladığı kadim yük, bu yüke yaslanarak Antep konaklarının duvarlarında asılı duran hatıra ve şehrin alın yazısıdır! Çocukların merak dolu gözleri, tarif ve tavsif ettiğimiz fotoğrafın içinden geçerek Antep’in efsanevî kastellerine iniyor; üzerlerine Fetih Sûresi âyetlerinin mânâlarının sirayet ettiği taş duvarların arasında öylece duran zamana tanıklık ediyor.
Yönetmen Arıoğlu: Şahinbey’i Çocukların Dünyasından Anlattık
Ve tam burada, yönetmen Bilal Arıoğlu’nun sesine kulak veriyoruz: “Öğretmenin bir ödev vermesiyle çocuklar Antep kahramanlarırı araştırmaya başlıyor. Kastellere iniyor ve farklı şeyler buluyorlar. Aynı zamanda filmimize konu olan saatin peşinde olan bir Fransız koleksiyoncu var. Onun gelişiyle kastellerde bir kovalamaca başlıyor. Çocuklar önce ikiye ayrılıyor, sonra birlik olup Fransız’a karşı duruyor. Müteakip yıllarda ismi Gaziantep’in merkez ilçelerinden birine verilecek olan Şahinbey’in neyi ifade ettiğini yarınlarımızın teminatı evlatlarımızın gözünden göstermek istedik.”Arıoğlu’nun bu cümleleri, filmin ruhunu açan bir anahtar kelimelere dönüşüyor. Çünkü film, aslında sadece mücerret (somut) bir “kahramanlık filmi” değil. Peki ya ne? Birlik imtihanı, aidiyet hikâyesi, küçük ellerle büyük gönüller arasında kurulan sarsılmaz bir bağ.
Gerçek Mekânların Gölgesinde Yeniden Kurulan Bir Destan
Gaziantep’in müzeleri, kastelleri, taş sokakları… Hepsi yazımızın öznesindeki animasyon filmi için tabir yerindeyse derin bir nefes çekiyor! Bu esnada tarihî şehrin kadim mabedi Ulu Camii’n menberinden Kdı Kemalettin Efendi Saff Sûresi’nin13’ühcü âyet-i kerîmesini okuyor: “..Nasrun minallahi ve fethun karib ve beşşiril mu'minin.”/”…Allah’tan bir yardım ve yakın bir fetih (Mekke’nin fethi). (Ey Muhammed!) Mü’minleri müjdele!” Film ekibi, şehri adım adım dolaşarak; her bir taşı, mezar kitâbesini, kemerleri ve dahi Antep hatıralarını, filme dokunacak kadar sahici bir gerçeklik içinde modellemeyi başarmıştır. Bu yüzden “Şahinbey Saatin Sırrı”, mekânı sadece bir fon olarak değil, karakter olarak kullanıyor. Kastellerin loşluğunda dolaşan çocukların ayak sesleri, tarihin bir zamanlar o koridorlarda dolaşan kahramanlarımızın dualı nefesleriyle birleşiyor!
Şahinbey Saatin Sırrı’nda üç boyutlu animasyonun modern imkânlarıyla iki boyutlu sahnelerin nostaljik estetiği harmanlanmış; böylece film hem muâsır (çağdaş), hem masalsı, hem de destansı bir görünüş kazanmıştır. Dolayısıyla her çizginin ardında yoğun emek, her ışık kırılmasının arkasında bir hatıra barınıyor.
Bir Milletin Evladına Emanet Ettiği Kahramanlık Ruhu: Şahinbey
93 Harbi yıllarında doğup Galiçya’dan Yemen’e, Çanakkale’den Antep’e kadar dört bir cephede ömrünü vatan savunmasına adayan Şahinbey, filmde sadece bir asker olarak değil; gözünü budaktan sakınmayan bir ruh, adanmışlık, mücadele, sabır ve nihayet tevekkül sembolü olarak yeniden doğuyor! Filmin kahramanının Fransız işgal kuvvetlerine karşı gösterdiği destansı direniş, yalnızca bir askerlik değil; aynı zamanda tahtında Rabb’e gülümseyen mütevekkil bir şehit duruşudur!
Senaryonun müellifi Doç. Dr. Mehmet Ali Gündoğdu, Şahinbey’i bir tarihî figür olarak değil, hâlet-i rûhiye olarak ele alıyor. Şahinbey'in son nefesinde kurduğu cümle, ağıt sözlerinden çok daha fazlasına dönüşür: “Allah’ım, vatanımı kurtar…”
Bu cümle, filmin finalindeki “Şahinbey Ağıtı” ile birleştiğinde, izleyicinin gönlünde hazin bir sükût ve buruk bir sızı bırakarak yankılanıyor: Vurun Antepliler namus günüdür.
Birlikteliğin Gücü
Film, yalnızca geçmişi anlatmakla yetinmiyor; mâzîden (geçmişten) âtiye (geleecğe) dair bir ders anlatıyor! Başlangıçta birbirleriyle çatışan çocuklar, kastellerde başlayan kovalamacada, karşılarında duran Fransız koleksiyoncuya karşı omuz omuza durmayı öğreniyor. O küçük adımların birleşmesi, bir milletin yüz yıllar önce nasıl birleştiğini seyirciye bir kez daha hatırlatıyor Bu yüzden “Şahinbey Saatin Sırrı” bir tarih filmi değil; tarihin bugüne bıraktığı emanete dair bir şuur filmidir.
70 Karakter, 40 Sahne
70 karakter, 40 sahne ve ardında yıllar olan 90 dakikalık bir emek… Bununla birlikte ortaya çıkan eser, rakamların çok ötesinde; bir milletin vatan sevgisinin destansı bir tercümesine dönüşüyor.
Animasyon filminin karakter tasarımları Tolgay Palaska’nın çizgilerinde hayat bulurken, süpervizörlük Barış Toprak’ın sanat gözüyle yoğruluyor. Müzikler Gökhan Tamir’in titiz besteleriyle, ağıt misali filmin ruhuna sirayet ediyor.
Fatiha Çağrısı!
Film, çocuklara birlikteliğin gücünü, kahramanların yalnızca kitaplarda değil; şehirlerin orta yerinde, mezar kitâbelerinde ve belki de sînelerde yaşadığını gösteriyor! Hâsılı milletimizin kahramanları gölgede kalmıyor; yeter ki anlatacak âkil insanlar ve onların izini takip edecek genç nesiller olsun! “Şahinbey Saatin Sırrı”, işte hüvesi hüvesine iz sürüşün, o hatırlayışın, o vefa borcunun sinema dilindeki müşahhas (somut) numunesi. 19 Aralık 2025 günü beyaz perdede seyircilerine “merhaba” diyen film sadece bir animasyon çalışması değil; Şahinbey özelinde bu topraklar için gözünü kırpmadan hayatlarını feda eden tüm şehitlerimizin ruhları için Fatiha çağrısıdır!
İbrahim Ethem Gören, 25.12.2025/Yazı No: 479