Page 53 - 60. SANAT YILINDA AMİR ATEŞ
P. 53
60. Sanat Yılında
Bestekâr HÂFIZ ÂMİR ATEŞ
Yesâri Âsım Arsoy’un
Âmir Ateş’e Beste Yapmayı Yasaklaması
Yesâri Âsım, Bursa’da bir göz ameliyatı geçirir ve ardından rutin doktor kontrolleri
devam eder. Bu kontrollerin birinden dönüşün ardından Âmir Ateş için bir yılı
aşkın sürecek bir dönem başlar: Beste Yapmama Dönemi.
Bu olay şöyle vukû bulmuştur:
Bursa’dan döndükten 2-3 gün sonra Âmir Ateş sabah namazını müteakiben
biraz uzanır. Saat 06:20’de birden telefon çalar. Âmir Hoca telefonu çekinerek
kaldırır. Karşısındaki, üstadı Yesâri Âsım Arsoy’dur. Ona “Şu andan itibaren
beste yapmak yok” der ve telefonu kapatır. Âmir Ateş âdeta donup kalmıştır.
Telefonu kapattıktan sonra evin salonunda ne yapacağını bilemez bir şekilde
dolaşmaya başlar. Bu arada eşi de telefona uyanıp yanına gelir ve Âmir Hoca’nın
ne yaptığını bilmez bir şekilde salonda dolaşmasına anlam veremeden onu
izlemeye başlar. Bir süre sonra telefon bir daha çalar, arayan yine Yesâri Âsım
Arsoy’dur: “Eğer kendiliğimden bir tek kelime ilâve ettiysem kahrolayım. Bana
bildirileni sana bildirdim.” Âmir Ateş bu söz üzerine “Hocam yalnız benim
TRT’de şu anda 100 civârında bestem var. Bunların tamamını da iptal edeyim
mi” diye sorar. Yesâri Âsım, “Hayır, hayır. Mevcudun kılına dokunmak yok, diğer
faaliyetlere de devam efendim” der ve telefonu kapatır. Âmir Ateş’in hocasına
sonsuz bir saygısı vardır. Onun sözleri kendisi için emir niteliğindedir. Yine
de ne olduğunu anlayamayıp, ‘Neden?’ diye düşünüp sorgulamaktan kendini
alamaz fakat bir sebep bulamaz. O gün üzüntüsünden kahvaltısını bile
yapamadan daireye giden Âmir Ateş’in içini dökmek için bir dosta ihtiyacı
vardır. Âmir Ateş o dönemde Erol Sayan ile çok samimidir. Onu arayıp içini
dökmeyi uygun görür. Selamlaşma faslından sonra Âmir Hoca sabah erken
vakitte başından geçen olayı aynen Erol Sayan’a anlatır. Erol Sayan, Âmir
Ateş’in bu olayı anlatması üzerine “Böyle şey olur mu? Senin gibi rüştünü ispat
etmiş birisi hocanın sözüne bakıp beste yapmayı bırakırsa biz hiçbir şey yapmayalım
artık” der ve teselli bâbında “Devam arkadaşım, devam” sözü ile Âmir Ateş’i
biraz rahatlatır. Telefonu kapatırlar. Âmir Ateş kahvaltıya geçerken telefon
çalar; arayan Erol Sayan’dır. “Teessüf ederim Âmir. Bana bir derdini anlattın,
ben de sana ‘Hoca yaşlandı’ dedim. Bunu hemen ona yetiştirmen mi lazımdı” sözü
üzerine Âmir Ateş donakalır. Çünkü telefonu daha yeni kapatmışlardır. Âmir
Hoca, Erol Sayan’a, “Abi, ben telefonu kapatalı kaç dakika oldu? Ben ne zaman
arayayım da senin söylediklerini hocaya iletiyim” sözü üzerine Erol Sayan, “Evet
doğru diyorsun Âmirciğim. Ancak az önce Yesâri Âsım Arsoy beni aradı ve ‘Bir
mü’min kardeşinin gıyabında konuşmanın, ölü bir mü’min kardeşinin etini yemekle
• 49 •

