İnsanlık için ana kucağı misali bir sığınma sahnesi, korunma ve barınma mekânı olan mağara, aynı zamanda sanatın ilk nüvelerinin neş’et ettiği yerlerden biri olarak telakkî ediliyor. Sanatçının sergisine ilham kaynağı olan mağara temsilî olarak da ferdin kendini gerçekleştirdiği, tekâmül ederek hayata daha kuvvetli bir şekilde hazırlandığı ulvî basamağı temsil eder. Semâvî kaynaklardan edebiyata uzanan geniş bir kültürel bellekte mağara, teslimiyete ve tevekküle eklemlenen çıkış yollarının hem de uyanışların mekânı olarak yer alır. Bu derinlikte, harfler ışığa dönüşür; anlam ise bu ışıkla görünür olur.
Dr. Ünal’ın sergisi, mağara imgesini yalnızca bir barınak olarak değil, aynı zamanda az önce vurguladığımız “teslimiyet”in simgesi olarak da ele alıyor. İngilizcede “cave” kelimesinin taşıdığı “pes etmek, boyun eğmek” anlamı ile İslâm-Türk estetiğinde teslimiyetin mânâsı, hat sanatı üzerinden yorumlanıyor. Harflerin ışığında oluşan kompozisyonlar, izleyiciyi hem görsel hem de manevî bir tefekküre davet ediyor.
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Hat ve Tezhip Bölümü mezunu olan sanatçı, MSGSÜ Hat Anasanat Dalı Başkanı olarak görev yapıyor. Hüsn-i hat sanatının beyefendi şahsiyeti Prof. Dr. Ali Alparslan’ın asistanlarından olan Dr. Berrin Yapar Ünal, ta’lik, celî dîvânî, rik’a, kûfî yazı nevilerinden zikir sesi alıyor.
Dr. Ünal, hat sanatında levha kompozisyonları üzerine yaptığı akademik çalışmalarla da tanınıyor. 19. ve 20. yüzyıllarda gelişen celî yazıların levha sanatına dönüşümü, istif teknikleri ve tetâbuk kompozisyon biçimleri üzerine pek çok makalesi bulunan sanatçı, bugüne dek yurt içi ve yurt dışında çok sayıda sergiye katıldı.
Sanatkârın ilk şahsî sergisi olma hususiyetini hâiz “Kehf / Cave”, hem hat sanatının geleneksel zenginliğini hem de mağara metaforunun çağrıştırdığı derinlikleri buluşturarak, izleyiciye harflerin ışığında bir içsel yolculuğa çıkarıyor.
23 Ağustos Cumartesi gününe kadar ziyaretçilerini bekleyen sergi özelinde Hattat Berrin Yapar Ünal’la hasbihal ettik.
İbrahim Ethem Gören: Serginizin başlığı “Mağara / Kehf / Cave”, hem Kur’ânî bir referans hem de mağara arketipine bir gönderme. Bu iki anlam katmanını bir araya getirme fikri nasıl doğdu?
Hattat Berrin Yapar Ünal: İnsanoğlunun korunmak, sığınmak için kullandığı ilk mekân olan mağara, aynı zamanda ilk çizgilerin, sembollerin doğduğu yani insanın iz bırakma ve anlam arayışının başladığı yerdir. Mitlerde, destanlarda, edebiyatta yer almış, İslâmiyetin ilk emri bu kutsal mekânda gelmiştir. Ashâb-ı Kehf’in kıssasında zamandan koparak korunma hadisesi ve ilahî uyanış mağarada gerçekleşmiştir. Tüm bu anlamlarıyla ve özellikle Ashâb-ı Kehf’in hikâyesiyle mağara, her zaman dikkatimi çekmişti. Aynı zamanda sembolik olarak bireyin kendini tanıma ve tanıtma sürecinde ona ev sahipliği yapan, insanın tekâmülünü gerçekleştirdiği yer olması bakımından, ilk kişisel sergimde anlamsal ve sembolik olarak beni ifade ediyordu. Bu nedenle mağara, sergimin konusunu oluşturdu.
İngilizcede “cave” kelimesinin “teslim olmak” anlamı da var. Hat sanatıyla teslimiyet arasında nasıl bir bağ kuruyorsunuz?
Hat sanatı ve teslimiyet arasında derin bir bağ vardır. Öncelikle hat sanatı kişinin ona teslimiyetini gerektirir. Bu ilk şart gibidir. Eğitim sürecinde sabır, düzen ve disiplinle teslim olursunuz. Bu zoraki bir teslimiyet değildir. Hat sanatını öğrenmeye talip kişi bunu severek ve isteyerek yapar. Zaten bunları yapamayan hat sanatını icra edemez.
Harflerin ışıkla bütünleşmesi serginizin ana temalarından biri. Hat kompozisyonlarında ışık etkisini nasıl oluşturuyorsunuz?
Sergimin alt başlığı “Harflerin ışığında anlam yolculuğu”dur. Mağara karanlık bir mekân olarak düşünüldüğünde eserlerdeki harfler, kelimelere, kelimeler ise anlamlara dönüşerek bireyin yolunu aydınlatan bir ışık olmaktadır. Yani sergide, harflerin, kelimelerin ve anlamların ışığında bir yolculuk tasviri yapılmıştır. Bunun yanında geleneksel sanatlarda ışık malzeme olarak altınla ifade edilir. Bu nedenle çalışmalarımda sıklıkla altına yer vermeye çalıştım.
Serginizde yer alan eserlerde geleneksel hat üslupları ile çağdaş yorumlar arasında nasıl bir denge kuruyorsunuz?
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Geleneksel Türk Sanatları Bölümü Hat Sanatı Anasanat Dalı’nda hem klasik hem de çağdaş yorumlar yapabilecek bir eğitim aldım. İki şekilde de eserler üretmeyi seviyorum. Ayrıca bugün çağdaş yorum olarak nitelendirdiğimiz eserler yarın klasik olarak değerlendirilebilir. Hattatın kendini kısıtlamasını doğru bulmuyorum. Katı kurallara bağlı kalmak hat sanatını geliştirmez. Yapılan çalışmalar aynılaşır. Sanatçının özgürleşmesi yeniliği getirir.
Sanat yolculuğunuzda mağara metaforu, bundan sonraki projelerinizde de yer alacak mı; yoksa bu sergiye özgü bir konsept mi olarak kalacak?
Mağara metaforu geniş kapsamlı bir anlama sahip. Ben sergimde belli bir bölümünü ele alarak eserlerimi oluşturdum. Sergiyi görenlerden aldığım olumlu etkiler, mağara metaforunun tüm yönleriyle yansıtıldığı daha kapsamlı bir sergiyi oluşturmam yönünde oldu. Önümüzdeki süreçte buna karar vereceğim.
Sizin ilave etmek istediğiniz hususlar nelerdir?
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesinde Dr. Öğretim Üyesi olarak hat sanatında sadece eser üreterek değil, öğrenciler yetiştirerek, aynı zamanda araştırmalar yaparak, yayınlar hazırlayarak hüsn-i hat sanatını incelemekteyim. Bu sergide araştırmalarım ışığında öğrendiklerimi ve hat sanatında bildiğim yazı türleriyle yıllardır emek vererek deneyimlediklerimi, harfler aracılığıyla yansıtmaya çalıştım. Takdir izleyicilerindir.
Son olarak okuyucularımıza nasıl bir mesaj iletmek istersiniz?
23 Ağustos’a kadar sergi devam etmektedir. Hat sanatı severleri “Mağara. Harflerin ışığında anlam yolculuğuna” katılmayı bekliyorum.
İbrahim Ethem Gören / 18.08.2025 / Yazı No: 462