Bir Üstad Bir Eser: Rafet Güngör – Dünyanın En Büyük Mushaf’ı

Bir Üstad Bir Eser: Rafet Güngör – Dünyanın En Büyük Mushaf’ı


Kuveyt Türk Özel Bankacılık Portalı olarak kültür ve sanata vefayla eğiliyor, vakitlerinizi kıymetlendirecek eserleri, kitapları, sergileri ve müzeleri dikkatle takip ediyoruz. Bir yandan bu toprakların irfanı için ömürlerini adayan ustaların sanat yolculuklarına müşfikâne nazar ederken, diğer yandan da sanatkârın emeğini ve maharetini takdirle kucaklayan koleksiyonerlere selâm ediyoruz. Bu defa kalemimiz, 13 Eylül 2025’te ebediyet yurduna irtihal eden mücellid, “kitap tabibi” merhum Rafet Güngör’e yöneliyor. Onun sanat yolculuğunun doruk noktalarından biri, Afganistan’da yazılan ve 2,5 metre boyu, 250 kilogram ağırlığıyla dünyanın en büyük Mushaf-ı Şerifi olarak bilinen nadide eserin cildini yapmaya nâil oluşudur. Evvelemirde, kendisine rahmet niyazında bulunarak bu büyük üstadın hayatına kısaca temas edelim.

.
.
.
Önceki slayt
Sonraki slayt

Mücellid Rafet Güngör (1947–2025)

1947 yılında Çanakkale’de doğan Rafet Güngör, İstanbul Üniversitesi’nde öğrenim gördü. Genç yaşta hüsn-i hatta ilgi duyarak Hattat Hamid Aytaç’tan meşk etti, ardından klasik cild sanatına yöneldi. İslâm Seçen ve Muammer Ülker’den dersler aldı; 1982’de Nevzat Kaya’dan icazet alarak mücellidlik yolunda ilerledi.

Süleymaniye Kütüphanesi’nin cild ve patoloji servisinde uzun yıllar çalıştı, binlerce yazma eseri ihya etti. 1980’li yıllarda Suriye Nizamiye Medreseleri’nde nadide eserlerin restorasyonunu üstlendi. Topkapı Sarayı’nda Hz. Ali’ye nispet edilen Mushaf-ı Şerif’in cildini yapma şerefine nâil oldu. Ayrıca Afganistan’ın Nadirhan sülalesinden Hacı Seyyid Mansur el-Nadiri, hattat Muhammed Sabur ve on usta hattatın beş yılda yazdığı, 2,5 metre boyunda ve 250 kilogram ağırlığındaki Mushaf-ı Şerif’in cildini de maharetle gerçekleştirdi.

Altmış yıla ulaşan sanat yolculuğunda Osmanlı Arşivleri’nden Süleymaniye Mücellidhanesi’ne ve oradan Vefa’daki atölyesine kadar pek çok yerde on binlerce kitaba cild yaptı. “Kitap tabibi” diye anılan Güngör, sadece kitapların yaralarını sarmadı; Ahilik geleneğini ve fütüvvet ahlâkını da talebelerine aktardı. Sergiler açtı, ödüller kazandı, yetişen nesillere rehber oldu. Cild ve ebru sanatını arz ettiğimiz fütüvvet ahlâkıyla yoğurarak medeniyetimizin kitap kültürüne müstesna bir katkı sundu.

Rafet Güngör, 13 Eylül 2025’te memleketi Çanakkale’de vefât etti. Biga’nın Hacıpehlivan Köyü’nde defnedilen üstat, ardında onlarca talebe, on binlerce ihya edilmiş eser ve Vefa semtine sinmiş içinden tevazu geçen devasa bir sanat mirası bıraktı.

Kitap Tabibi!

Klasik cild sanatının son ustalarından, Vefa semtinin mütevazı sokaklarında ömrünü kitaplara adayan, devrin “kitap tabibi” olarak anılan Rafet Güngör, sanat yolculuğunu bir zirve eseriyle taçlandırmıştı: Afganistan’ın başkenti Kabil’de yazılan dünyanın en büyük Mushaf-ı Şerifi, onun maharetli ellerinde cildine kavuşmuştu.

Bir Ömrün Sanatla Yoğruluşu

Altmış yıla yaklaşan sanat hayatında kitap sanatlarımızın paha biçilmez mirasını, el yazmalarını, berat ve fermanlarını, yazma, taş baskı ve matbu kitapları yeniden hayata döndüren Güngör, sadece bir mücellid değil, aynı zamanda “kitaplardan neş’et eden medeniyet hafızasının emanetçisi”ydi. Kâğıda ve cilde ömrünü vakfeden Rafet Usta, klasik usullerden taviz vermeden, talebelerine karşılıksız aktardığı sanat tetebbuatını ömür boyu hizmet şuuruyla taşıdı.

Kabil’den İstanbul’a Uzanan Bir Davet

2011 yazının bir gününde, Vefa’daki atölyesinde bir yazma eseri onarırken Afganistan’dan gelen bir telefon, onu sanat hayatının en büyük imtihanına çağırdı. Nadirhan sülalesinden Hacı Seyyid Mansur El Nadiri, hattat Muhammed Sabur ve on usta hattatın beş yılda yazdığı, 2,5 metre boyunda, 250 kilogram ağırlığındaki Mushaf-ı Şerif’in cildini istemekteydi. Rafet Usta bu teklifi hiç tereddüt etmeden kabul etti. Çünkü bu talep, sadece bir sanat icrası değil, aynı zamanda Kelâmullah’a hizmetti.

Kâbil’e giderek sahifeleri inceledi, kâğıdın yapısını tedkik etti ve cild planını çizerek İstanbul’a döndü. Ardından Osmanlı arşivlerindeki 30 tonluk preslerin yardımıyla, sahtiyan keçi derilerinden mürekkep 50 kilogramlık bir cild hazırladı.

Dünyanın En Büyük Cildi

2,5 metre uzunluğunda, 1,5 metre genişliğinde, toplam 300 kilogram ağırlığındaki Mushaf-ı Şerif’in cildinde 21 keçi derisi, Osmanlı cild sanatının klasik unsurlarıyla —şemse, salbek, köşebent, zencerek ve Herat ekolünün incelikleriyle— hayat buldu. Ramazan günlerinde iftarlardan sahurlara uzanan gecelerde sabır ve tevazu ile çalışan usta, iki aylık yoğun mesainin ardından cildi tamamladı.

Kabil’de gerçekleştirilen 10 günlük montaj süreciyle eser, Teymene Kütüphanesi’nde yerini aldı. Bu kütüphane, sadece araştırmacılar ve öğrenciler için bir bilgi mekânı değil; aynı zamanda ümmetin ortak hafızasına bırakılmış manevi bir emanettir. Mezkûr Mushaf-ı Şerîf, Teymene Kütüphanesi’nde sadece sergilenmiyor, Cuma günleri sahifeleri açılarak kıraat merasimleri düzenleniyor.

Sanat Tarihine Kaydedilen Bir Not

Rafet Güngör, bu eseriyle Türk-İslâm sanat tarihine (biiznillah) silinmez bir kayıt düştü. Zira cildçiliğin izzetle doğduğu Herat’tan İstanbul’dan bir Mushaf’ın gitmesi, kadim sanatın kökleriyle yeniden buluşması demekti. Nitekim usta, evinde gerçekleştirdiğimiz sohbetimizde bu hissiyatını şöyle dile getirmişti: “Kur’ân-ı Kerîm Hicaz’da nâzil oldu, Mısır’da okundu, İstanbul’da yazıldı. Şimdi buna ‘İstanbul’da cildlendi’ ibaresini eklemek sezadır.”

Bir Üstadın Vasiyeti

Sanat yolculuğunu “ömrümün semeresi” diye nitelendirdiği bu eserle taçlandıran Rafet Usta, cild sanatı sevdalılarına şu nasihati bırakmıştı: “İlmin devamı kitaplarla, kitapların devamı cildlerle mümkündür. Klasik cildçilik ihmal edilmemelidir. Bu sanat bir aileyi geçindirir; fakat daha mühimi, bir milletin hafızasını yaşatır. Dileyen herkes, rakik bir dikkat ve sabırla bu sanatta seviye kat edebilir.”

Onun ellerinden geçen kitaplar, sadece cilde değil; aynı zamanda sabrın, aşkın ve sanatla yoğrulmuş bir ruhun tezahürleriydi.

 

İbrahim Ethem Gören / 17.09.2025 / Yazı No: 466