Mist Yayıncılık tarafından Eylül 2025’te yayımlanan kitap, yazarların yıllara dayanan akademi (teorik) ve sanat (pratik) birikimlerinin ürünü olarak, rumi motifinin estetik zarafetini, sembolik anlamını ve tezyînî sanatlar içindeki yerini, kullanımını bütüncül bir yaklaşımla ortaya koyuyor. Tezhip Sanatında Rûmî, yalnızca bir motifin değil, aynı zamanda bir sanat anlayışının, bir medeniyet estetiğinin izini süren ilmî bir çalışma olarak karşımızda bulunuyor.
Eserin Kapsamı
Eserde, Uygur döneminden Osmanlı’ya uzanan geniş bir tarihî perspektif içerisinde rumi motifinin biçimsel gelişimi ayrıntılarıyla inceleniyor. Bu meyanda ruminin köklerinin Orta Asya’ya, özellikle Uygur sanatına kadar uzandığı; tezhip, çini, ahşap, taş ve maden sanatları başta olmak üzere geleneksel sanatlarımızın hemen her alanında estetik dengenin, zarafetin ve simetrinin sembolü hâline geldiği vurgulanıyor.
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nin kıdemli hocaları olan Üçer çifti, ruminin yalnızca bir süsleme unsuru olmadığını; her kıvrımıyla sonsuzluğu, her çizgisiyle düzeni hatırlatan bir üslup, bezeme iklimi ve estetik anlayış olduğunu ifade ediyor. Bu yönüyle rumi, Türk-İslâm sanatlarının görsel hafızasında köklü bir medeniyetin estetik dilini temsil ediyor.
Rumi Nedir?
Rumi, stilize edilmiş hayvan ya da bitki mahreçli süsleme unsurudur. Genellikle kıvrımlı, akıcı, simetrik, soyut hatlarla çizilir. Kâinattaki canlı formları bire bir taklit etmez; bunların özünü geometrik bir ritim içinde yorumlar!
Hataî, gonca, penç ve yaprak gibi önemli bezeme unsurlarımızdan olan ruminin kökeninin bitkisel mi, hayvansal mı olduğu tartışma konusudur. Sanat tarihçilerinin ve sanatkârların büyük kesimi özellikle kompozisyon bağlamında sanatımızın mihenk taşları arasında bulunan “rumi” motifinin hayvansal kökenli olduğunu düşünmektedir.
Genel olarak kabul edilmiş sanat tarihi gelişimi içerisinde IX. yüzyıldan günümüze kadar birçok çeşidi görülen rumi motifleri, hemen her dönemin tasarımlarında yer bulmuştur. M.S. I. yüzyıla tarihlenen bulgularda, motifin erken örneklerinin Pazırık kurganındaki belgelerde de kullanıldığı bilinmektedir. Uygurlar döneminde, VIII. ve IX. yüzyıllarda yapıldığı tahmin edilen Bezeklik fresklerinde bulunan bir göl ejderinin kanatlarında rûmî motifi görülür.
Anadolu coğrafyasında kimliğini koruyarak asırlar boyunca sanatçıların yorumlarıyla şekil alan rûmî motifi, XVI. yüzyılda bugün de kullanılan en olgun biçimine kavuşmuştur. İslâm öncesi medeniyetimizde yüksek bir sanat kültürü seviyesine sahip oluşumuz, İslâm’la şereflenmemizden sonra sanatımızın stilize ve yarı stilize motiflerinin İslâm’ın estetik kurallarıyla uyumu sayesinde zirveye taşınmıştır. Karahanlılar, Gazneliler, Emeviler, Selçuklular ve Osmanlılar bu motifi farklı dönemlerde kullanmış; her biri, kendi sanat anlayışını motifin biçimine, ritmine ve dengesine yansıtmıştır.
Rumi Deseninin Serüveni!
Motifin kökenine dair zikrettiğimiz ilmî ve tarihî yaklaşımın ardından, Tezhip Sanatında Rûmî eseri, desenin estetik gelişimini çoğu ilk defa yayınlanan belge ve örneklerle destekleyerek ortaya koyuyor. Kitap üzerinden yalından sencideye, kanatlıdan hurdeye ve sarılma rumiye kadar uzanan geniş motif çeşitliliği, Selçuklu mimarî süslemelerinden Osmanlı tezhip sanatının altın çağına kadar titizlikle izleniyor.
Eser, sanatın inceliklerinde kök salan bir medeniyet tasavvurunun izini sürerken, aynı zamanda ruminin ilmî ve estetik boyutlarını bütüncül bir perspektifle açıklıyor. ‘Üçer Hoca’lar, sanatın sadece göze değil, gönle de hitap eden yönünü bu motif üzerinden yorumlayarak, ruminin haddizatında bir medeniyet dili, asliyet ve terkip şuuru olduğunu vurguluyor.
Sanatın Dili
Sanatçılar, araştırmacılar, öğrenciler ve sanatseverler için hem ilmî bir kaynak hem de estetik bir rehber mahiyetindeki Tezhip Sanatında Rûmî, sanat danışmanımız İbrahim Ethem Gören’in editörlüğünde kisve-i tab’a bürünürken, gelenekten geleceğe uzanan bir sanat mirasının izini sürüyor.
Ruminin incelikli kıvrımlarında geçmişle bugünü, sanatla mânâyı, zarafetle ilmi buluşturan kitap, bir yönüyle Türk tezyînî sanatlarının estetik köklerine ışık tutarken, diğer veçhesiyle okuyucusunu sivil ve dini mimari yapılar ile öz sanatlarımızda asırlardır süregelen güzellik yolculuğuna davet ediyor.
21.10.2025/Yazı No: 470