İstanbul Su Müzesi’nin Müessisi Recep Ali Topçu’ya Vefâ

İstanbul Su Müzesi’nin Müessisi Recep Ali Topçu’ya Vefâ


Bazı insanlar vardır, yaşarken çevresine ışık saçar; vefatlarından sonra ise ardında bıraktıkları eserler, sözler ve hatıralarla gönüllerde yaşamaya devam eder. İstanbul Su Müzesi’nin müessisi, koleksiyoner Recep Ali Topçu da işte bu nadir şahsiyetlerden biriydi. Yazımıza bir hüküm cümlesiyle başlayalım: Kültür ve sanatsız medeniyet, medeniyetsiz kültür sanat olmaz! Buradan hareketle kültür ve sanatsız ekonomi, ekonomisiz kültür sanat da olmaz! Kültür sanat ekonomiyi, ekonomi de kültür sanatı zenginleştirir. Bizler, Anadolu’daki muhteşem kültür mirasının emanetçisiyiz, bu emaneti gereği gibi korumak ve gelecek kuşaklara aktarmak hepimize düşen bir borçtur. Bu noktada koleksiyonerler biriktirdiklerini sermaye yapar, üzerine ilaveler koyarak toplumu, medeniyeti daha ileriye taşımaya çalışır.

.
.
.
.
Önceki slayt
Sonraki slayt

İş adamı Recep Ali Topçu’nun koleksiyon ve kültür sanat alanındaki görüşleri de arz ettiğim anlayışla şekillenmişti. Ona göre hayatın anlamı; insanın doğum ile ölüm arasındaki yolculuğunda, kaliteli bir insan olabilmesinde gizliydi. İnsanın kıymetini servet, makam veya mevki değil; ahlâk, adalet, tevazu, sadakat ve merhamet belirlerdi. Su metaforu onun dilinde ayrı bir anlam taşırdı: İnsan suya benzer; berrak, duru ve faydalı oldukça kıymeti artar. Suda olduğu gibi insanda da en önemli özellik temiz ve samimi olmaktır. Kaliteli insan, güzellikleri hayatına nakşeder, olgun davranır, iyilik üretir. Haksızlık karşısında dik durur, kibirden uzak kalır, vefâlı olur. Dünya fânidir; geriye kalan, insanın ardında bıraktığı güzel işler ve erdemli kişiliğidir.

  Koleksiyon genelde bir merak ile başlar. Tanışılan insanlar, çevrenizdekiler sizi belli bir yere taşıyarak destek olur. Birçok şey alır, onları gönlünüzde, evinizin, işyerinizin bir köşesinde biriktirirsiniz. Bazıları koleksiyon ameliyesini anlamlandıramayabilir, bazıları ise ‘ne güzel’ der imrenir, sizi teşvik eder.

Hayat, doğum ile ölüm arasındaki sokağın ismidir. İnsan doğduğu andan itibaren ölüme, sonsuzluğa doğru yürür. Zaman hızlı akar, ömür çabucak geçer. İnsan doğar, yaşar ve ölür. Geriye ise sadece derdi, ideali ve ardında bıraktıkları kalır. Sanayici, iş adamı, koleksiyoner Recep Ali Topçu’nun hayata dair sözleri de bu hakikati merkezine alırdı.

Ülkemizin önde gelen koleksiyonerlerinden biri olan, “nevi şahsına münhasır” bir şahsiyet diye anılan Recep Ali Topçu, vermesini bilen, infak ahlâkına sahip, güler yüzlü, mütevekkil bir insandı. Üç ay önce vefât etti. Vefat haberini geç öğrenmiş olsam da, kendisiyle yaptığım müteaddid görüşmelerin izleri hâlâ hafızamda canlılığını koruyor. Bu satırlar, bir vefânın ifadesi olarak kaleme alınmıştır.

Recep Ali Topçu’nun adını sanat ve kültür dünyasında bugünden yarına taşıyacak en önemli girişimlerinden biri, üç bin parçalık nadir eserlerden oluşan İstanbul Su Müzesi’dir. İş bu müzeyi 2018 yılında dönemin Özel Bankacılık ve Varlık Yönetimi Grup Müdürü Dr. Okan Acar, Varlık Yönetimi Müdürü Kerim Barkın Yüksel ve Varlık Yönetimi Yönetmeni İsmail Yağcı ile birlikte ziyaret etmiştik.

Recep Ali Topçu’nun Başakşehir’deki fabrika tesislerinde bir araya getirdiği bu emsalsiz birikim, zamanla İstanbul Su Müzesi’ne evrilerek cemiyetimizin irfanına armağan edildi. Onun koleksiyonu özelinde suya dair derin tefekkürleri, aslında insan ve hayat anlayışının da özeti gibidir: “Hayatın anlamı: İnsanın doğum ile ölüm arasındaki yürüyüş istikametinde aranmalıdır. Bu yolculukta değerli olan, erdemli bir insan olabilmektir.

İnsanın kıymeti: Servet, makam veya mevki değil; ahlâk, adalet, tevazu, sadakat ve merhamet insanı değerli kılar.

Su Metaforu

İnsan suya benzer; berrak, duru, faydalı oldukça kıymeti artar. Suda olduğu gibi, insanda da en önemli özellik temiz ve samimi olmaktır.

Kalite ve Erdem

Kaliteli insan, güzellikleri hayatına nakşeder, olgun davranır, iyilik üretir. Haksızlık karşısında dik durur, kibirden uzak kalır, vefâlı olur.

Netice

Dünya fânidir; geriye kalan, insanın ardında bıraktığı güzel işler ve erdemli kişiliğidir.”

Top Sende…

Topçu’ya göre verimli çalışmak esastır. Baltayı bilemek, bilgiyle donanmak ve öylece yola koyulmak özellikle gençlikte önemlidir. Zira hayatın başlangıcı ve sonu elimizde değildir; fakat arayı doldurmak, güzel işler yapmak bizim elimizdedir. Futbol sahasına benzettiği yaşamda, başlangıç ve bitiş düdükleri arasında nasıl bir maç çıkarılacağı insana bağlıdır: Top sende…

O, her günün yeni bir sayfa olduğuna inanırdı. Güne erken başlamayı, ailece kahvaltı etmeyi, bir bardak su içmeyi küçük ama bereketli alışkanlıklar olarak görürdü. “Her gün, insana verilmiş yeni bir hediyedir” derdi. Bu hediyeyi gülümseyerek karşılamak, günün kapanışını şükür, tefekkür ve dua ile yapmanın gerektiğini hatırlatırdı.

Gençliği ömrün en bereketli çağı olarak görürdü. Ona göre gençlik, günün öğle vaktine benzer; hayatın en dinamik zamanıdır. Testinin içini doldurmak, en çok o vakitte mümkündür. Fakat gafletle geçirildiğinde, insana en büyük kaybı yaşatır. Bu yüzden iradeyi iyiliğe yönlendirmek, nefse ve sair menfi duygulara karşı dirayet göstermek, gençliğin hakkını vermek demekti.

Recep Ali Topçu: Başarı Gayretle Kazanılır

Topçu, başarıyı emek yolunda arardı. “Başarı göle maya çalmakla değil, arının yüz çiçeğe konması gibi gayretle kazanılır” sözleriyle emeğin değerini vurgulardı. Ona göre tembellik insanın en büyük düşmanıydı. “Beyin paraşüt gibidir; sadece açık olduğunda çalışır” der, düşünmeyi, üretmeyi, azmi ve sebatı öğütlerdi.

Onun felsefesinin özünü tek bir cümlede toplamak mümkündür:
“Hayatın gayesi kaliteli, erdemli ve faydalı bir insan olabilmektir.”

Bugün ardında bıraktığı Su Medeniyeti Müzesi, onun bu anlayışının somut bir nişânesi olarak varlığını sürdürüyor. Su gibi berrak, su gibi hayat veren bir miras…

Recep Ali Topçu’nun gönülden dileği şuydu: Gençlik günleri berrak ve coşkulu geçsin; muhabbet, saadet ve selamet eksik olmasın; yol açık, gelecek aydınlık, ışık bol olsun.

“Hayatı boyunca ‘su gibi berrak ve faydalı olmayı’ şiar edinen Recep Ali Topçu, bugün ardında bıraktığı Su Medeniyeti Müzesi ve gönüllerdeki izleriyle yaşamaya devam ediyor; tıpkı kendi nasihatiyle söylediği gibi: Hakkın’la oyna, Şeref’inle kazan! Top sende…”

İstanbul Su Müzesi: Ab-ı Hayat’ın İzinde Bir Medeniyet Yolculuğu

Yaklaşık kırk yıllık titiz bir emeğin ürünü olan Ab-ı Hayat Su Medeniyetleri Koleksiyonu, koleksiyoner Recep Ali Topçu’nun öncülüğünde oluşturularak suyun kültürel, sanatsal ve manevi serüvenine ışık tutuyor.Koleksiyon, Türkiye ve dünya için suya, kültüre ve sanata dair kapılar aralayan benzersiz bir hazine niteliğinde.

Köklü bir geçmişe dayanan su medeniyetimizin geçirdiği evreleri belgeleyen bu koleksiyon, gündelik yaşamdan ibadet hayatına kadar uzanan geniş bir yelpazede suyun insan hayatındaki vazgeçilmez yerini gözler önüne seriyor. Temizlik, arınma ve bereketin simgesi olan suyun, geçmişte Anadolu’nun her köşesinde nasıl hayat bulduğunu, unutulmaya yüz tutmuş eşsiz objeler aracılığıyla yeniden hatırlatıyor.

Koleksiyonda, Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet’in ilk yıllarına ait, her biri dönemin ruhunu yansıtan madeni, seramik, cam, ağaç, tekstil, deri ve pişmiş toprak eserler yer alıyor. Bu eserler, sanat tarihi uzmanlarınca özenle seçilerek koleksiyona dâhil edilmiş. Koleksiyonun her bir unsuru suyun geçtiği medeniyetlerin kültürel kodlarını, estetik anlayışını ve dahi gündelik hayat pratiklerini yansıtıyor.

Koleksiyon yalnızca objelerden ibaret değil; su medeniyetini anlatan fotoğraflar, kartpostallar, gravürler, resimler, fermanlar, belgeler ve yazma eserler de müzenin ayrılmaz parçaları arasında Başakşehir’de ziyaretçilerini bekliyor. Günümüzün usta sanatkârlarının hat, minyatür ve ebru alanındaki eserleriyle Osmanlı ve modern dönem ressamlarının “su” temalı tabloları da koleksiyonu şenlendiriyor.

Müze, suya ulaşmanın, suyu taşımanın ve kullanmanın farklı biçimlerini; doğumdan ölüme, yıkanmadan ibadete kadar hayatın her safhasında suyun taşıdığı anlamı somutlaştırıyor. Bu kapsamda testiler, sürahiler, maşrapalar, bardaklar, güğümler, ibrikler, su küpleri, damacanalar, musluklar, tulumbalar ve hamam eşyaları gibi gündelik yaşamın vazgeçilmez unsurları da koleksiyonun dikkat çekici parçaları arasında.

Nihai amacı suyun kültürel mirasını gelecek nesillere aktarmak şeklinde özetlenen İstanbul Su Müzesi, UNESCO Global Network of Water Museums üyesi olarak Türkiye özelinde dünya su mirasının korunmasına katkıda bulunuyor.

 

İbrahim Ethem Gören, 08.10.2025/Yazı No: 469