İçeriğe Git İçeriğe Git Alt Bölüme Git

Türk Edebiyatının Renkleri: Unutulmaz Romanlar

Türk edebiyatının renkli dünyasını keşfetmek için beş unutulmaz romanı blog yazımızda buluşturuyoruz.

Türk edebiyatı, Tanzimat döneminden günümüze pek çok unutulmaz eser sundu. İnsanlığı, dayanışmayı, yaşam kültürünü, coğrafyayı, kahramanlığı ve hayatın renklerini işleyen Türk romanları arasında özellikle yirminci yüzyılda dünya çapında tanınmış eserler vardır. Bu yazımızda Türk edebiyatının beş önemli romanından kısaca bahsedeceğiz.

Yaşar Kemal - İnce Memed

Türk edebiyatının önde gelen yazarlarından Yaşar Kemal’in ilk romanı olan İnce Memed, aynı zamanda onlarca roman ve öyküsü arasında en büyük etkiyi bırakmış olan kitaptır. Kemal’in 1947 ile 1954 yılları arasındaki dönemlerde kaleme alıp tamamladığı İnce Memed, Çukurova’da Cumhuriyet’in ilk yıllarında geçen bir hikâyeyi ele alır.
Yaşar Kemal’in “Anadolu’nun Destanı” olarak tanımladığı roman, İnce Memed karakterinin büyüdüğü köyde, değerleri ve sevdikleri uğruna verdiği mücadeleleri anlatır. Bu mücadeleler üzerindense Anadolu halkının o dönemki yoksulluğu ve geri kalmışlığı anlatılır.
Dört seri halinde yayınlanan İnce Memed, dünyada pek çok dilde basılmış olup günümüzde bile en çok okunan romanlar arasındadır. İnce Memed’in yarattığı ilham yalnızca edebiyat dünyasında değil; müzik, tiyatro ve sinemada da etkili olmuştur.

Orhan Pamuk - Beyaz Kale

Günümüz itibariyle Türkiye’de Nobel Edebiyat Ödülünü kazanmış tek yazar olan Orhan Pamuk’un üçüncü romanı Beyaz Kale, edebiyat tarihimizin önemli eserlerinden biri.
Tarihsel roman niteliği taşıyan kitap 17. yüzyılı ele alır ve Fuad Carım’ın 1964 yılında Türkçe’ye çevirdiği Kanuni Devrinde İstanbul kitabından alıntılara yer verir. İlk baskısı 1985 yılında yapılan Beyaz Kale, Venedik’ten İstanbul’a getirilip satılan bir köle ile sahibinin öyküsünü ele alır.
Kültürel etkileşimleri ve çağın bilime yönelik yaklaşımını güçlü bir anlatım ile ele alan roman, hem edebi bir eser okuyup ruhunu beslemek isteyenler için hem de tarihsel metinlere dayalı ve bilgilendirici bir kitaptan yararlanmak isteyenler için okunması gereken bir eser.

Oğuz Atay - Tutunamayanlar

Edebiyatımızın büyük isimlerinden Oğuz Atay’ın İstanbul Çukurcuma’da yazdığı Tutunamayanlar, günümüzün dahi unutulmayan ve sevilen romanlarından biri.
İntihar eden ve ihmal ettiğini hissettiği bir arkadaşının hikâyesinin peşinden giden bir karakteri konu alan roman, öykü ilerledikçe düşünsel ve sosyal pek çok duyguyu ve farkındalığı okuyucuyla buluşturuyor. 1971-72 yıllarında iki cilt olarak yayımlanan ve TRT Roman Ödülüne layık görülen Tutunamayanlar, UNESCO tarafından da “İngilizce'ye tercüme edilmesi gereken seçkin edebiyat eserleri” listesine dahil edilmiştir.
Oğuz Atay’ın ilk romanı olarak yazdığı Tutunamayanlar’ın yazıldığı apartman günümüzde varlığını sürdürürken yolu Çukurcuma Hayriye Caddesi’ne düşenler için apartmanın giriş kapısının yanında bir tabela yer alır.

Yakup Kadri Karaosmanoğlu - Yaban

Cumhuriyet döneminin en önemli yazar ve devlet adamlarından biri olan Yakup Kadri Karaosmanoğlu, yalnızca eserleriyle değil Tanzimat’tan Cumhuriyet’e kadar süren edebiyat yolculuğumuzun tarihine yönelik çalışmalarıyla da bilinir. Karaosmanoğlu’nun en önemli eserlerinden biri olarak kabul edilen Yaban ise 1. Dünya Savaşı ile Sakarya Meydan Muharebesi arasındaki süreçte yaşanan toplumsal hikâyeleri, 2. Abdülhamid dönemine kadar uzanan tarihsel ve sosyolojik gerçeklikler çerçevesinde ele alır. 1932 yılında ilk baskısı yapılan roman günümüze kadar onlarca kez yeniden basılmış ve geniş kitlelere ulaşmıştır. Yaban, anlattığı hikâyeleri ve düşünceleri bir kahramanın çerçevesinden ele alsa da bu olgular toplumun genelini ilgilendirir.

Peyami Safa - Dokuzuncu Hariciye Koğuşu

Türk edebiyatının ve gazeteciliğinin şahsına münhasır isimlerinden biri olan Peyami Safa, Dokuzuncu Hariciye Koğuşu romanı ile edebiyat ve kültür tarihine unutulmaz bir imza bırakmıştır. Anlatım gücü ve derinliği ile Türk edebiyatının en özel eserlerinden biri olan roman, bir hastanede geçer ve kahramanın çerçevesinden rüya ile gerçek arasında etkileşim kuran anlatıları buluşturur. İlk olarak 1929 yılının sonlarında tefrika olarak Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, 1930 yılında roman olarak ilk baskısını yapmış ve o günden beri Türk edebiyatının en ilgi gören eserleri arasında yer almaya devam etmiştir.
Eğer tarihin belli bir dönemine ya da farklı coğrafi koşullara, kültürel dünyalara yolculuk yapmak isterseniz bu kitapları okuyarak zihin ve hayal dünyanızı zenginleştirebilirsiniz. Hem kurgusal hem de tarihsel romanlar okuyarak merak ettiğiniz dönemlerin ve insanların yaşanmışlıklarını derin anlatımların gücüyle yakından hissedebilirsiniz.