Coğrafi işaretleme sistemi, son yıllarda gastronomide sıklıkla uygulanan bir yöntemdir. Belirli yiyecek ve içecek türlerinin ait oldukları coğrafyayla birlikte tescillenmesi, gastronomi turizmi açısından da büyük önem taşır.
Özgün ve önemli gıda ürünlerinin üretildikleri yerle birlikte anılmasını sağlayan coğrafi işaretleme yöntemi, gurmelerin ve gastronomi turizmiyle ilgilenenlerin yeni lezzetler keşfetmesine ve meşhur yiyeceklerin ait oldukları yörelere turizm ve ticaret geliri sağlamasına yardımcı olur. Kültür dünyasına da eşsiz katkılar sağlayan coğrafi işaretleme sistemi hakkında bilmeniz gereken tüm noktaları bu yazıda bulabilirsiniz.
Coğrafi İşaretler Neye Verilir?
Coğrafi işaretler, pek çok meyve, sebze, özgün yiyecek ve içecek türüne verilebilir. Türkiye’de Türk Patent Enstitüsü tarafından verilen tesciller, belirli bir şehre, kasabaya ya da bölgeye özgü olan yiyecek ve içecek çeşitlerinin anonimleşmesinin önüne geçer. Coğrafi işaretlerin resmi olarak verilebilmesi için söz konusu ürünün tescil edilmek istenen bölgeye özgü olduğunun ispatlanması gerekir. Susurluk ayranı, İnegöl köftesi, Bursa iskender gibi şehirlerle ve ilçelerle özdeşleşmiş yiyecek ve içecek türlerinin benzerlerinden ayrılmasını sağlayan detaylara sahip olması ve bu detayların uzmanlar tarafından kabul görmesi de coğrafi işaretin tescil edilmesi açısından büyük önem taşır. Coğrafi işaretler, aynı zamanda yiyecek ve içecek türlerinin uluslararası kaynaklarda ait oldukları yerle birlikte anılmasına yardımcı olur. Coğrafi işaretlemeye layık bulunan ürünler, guru ve gurmeler tarafından ilgiyle takip edilir ve işaretleme sistemi sayesinde gastronomi turizmi de artar.
Coğrafi İşaretler Neden Verilir?
Yiyecek ve içecek türleri, kültür dünyamızının önemli unsurları arasında yer almalarına rağmen ağırlıklı olarak anonim şekilde ün kazanır. Dünya genelinde çok az yiyecek ve içecek türünün anavatanı bilinir. Örneğin pizza ve spagettinin İtalyan, dönerin Türk yiyeceği olduğu dünya genelinde kabul edilir ancak gurmelere ve lezzet turistlerine hitap eden çok sayıda yiyecek ve içecek türünün asıl kaynağı genellikle bilinmez. Bu durum, özgün lezzetlere imza atan kültürlerin çeşitli dezavantajlar ile karşılaşmasına yol açar. Özgün yiyeceklerin resmi kaynaklara ve literatüre anonim olarak girmesi, o lezzeti dünya kültürüne kazandıran ülke, şehir ya da bölgenin tanınmamasına yol açar. Oysa gıda turizmi de tıpkı tarih ve kültür turizmi gibi yükselen bir değerdir. Örneğin pek çok turist Efes Antik Kenti’ni görmek için İzmir’e gelmesi gerektiğini kolayca öğrenir, ancak İzmir söğüşü tatmak isteyen turistler bu lezzeti nerede bulacakları konusunda sıkıntı yaşayabilir. Coğrafi işaretler, bu dezavantajı avantaja dönüştürmek ve özgün lezzetlere sahip bölgelerin turist çekmesini sağlamak amacıyla verilir.
Coğrafi İşareterin Turizm ve Kültür Açısından Getirileri Nelerdir?
Coğrafi işaretler, en başta bilginin kaybolmamasını sağlamaları sebebiyle dünya kültür mirasına eşsiz bir katkı sağlar. Hangi yiyeceğin ve içeceğin nereye özgü olduğunun kayıt altında tutulmasını sağlayan coğrafi işaretleme sistemi, özgün lezzetler üreten bölgelerin emeklerini koruma altına alır ve kültürel çeşitliliğe katkıda bulunur. Turizm açısından da büyük avantajlar sağlayan coğrafi işaretleme sistemi, yöresel kalkınma süreçlerini hızlandırır. Bölgesel lezzetler, en az coğrafi zenginlikler ve tarihi eserler kadar önem taşır. Ayrıca dünya üzerinde gerçekleştirilen turistik gezilerin yaklaşık %30’u gastronomi turlarından oluşmaktadır. Coğrafi etiketleme sistemi, kendine has lezzetler üreten bölgelerin daha fazla turist çekmesine yardımcı olarak bu bölgelerin gelişmesine katkıda bulunur. Lezzetler için yapılan işaretlemeler, aynı zamanda haksız rekabetin de önüne geçer. Bölgesel yiyecek ve içecekleri keşfedip kendi kültürüne mal eden ve farklı sebeplerden dolayı ün kazanan kişilerin lezzetin asıl sahibinden daha fazla kazanç elde etmesini önleyen sistem, bu yolla oluşabilecek haksızlıkların da giderilmesini sağlar.