Page 29 - Kuşların Şarkısı
P. 29
Tam kanat vurup havalanacak iken, yakındaki ağacın dalında kendilerini dinleyen kekliği görmüş.
-Sen ne dersin teklifime keklik kardeş, demiş. Benimle Kafdağı’na ulu padişahımız Simurg’u
görmeye gelir misin?
Aslında dağların kâh yamaçlarında kâh da yüce tepelerinde seke seke yürümeyi pek seven kek-
lik meğer, bir maden ocağında bulduğu mücevheri taşırken yorulmuş da dinlenmek için kayaya
konmuş imiş, açmış gagasını:
-Günlerdir şu mücevheri elde etmek için kaç tepede uçtum, kaç yamaçta sektim bir bilsen ve
nihayet arzuma kavuştum. Bu mücevher uzun bir zaman beni mutlu etmeye yeter, yeni bir mac-
eraya atılamayacak kadar yorgunum. Beni affet seninle gelemem, demiş.
-Mücevher dediğin aslında renkli taştan başka bir şey değil. Taş sevgisi senin kalbini taşlaştırmış
ama farkında değilsin. Bugün ben seni affetsem, yarın sen kendini affetmeyeceksin, pişmanlık
ateşi içini yakacak. Acele karar verme bir düşün diyerek yoluna devam etmiş Hüdhüd.

