Evcil hayvanların insan psikolojisi üzerinde doğrudan olumlu etkiler ortaya çıkardığını biliyor muydunuz? Gelin bu yazımızda evcil hayvanların insan psikolojisine olan etkilerini daha yakından keşfedelim.
İnsanların hayvanlarla kurduğu bağ oldukça eski çağlara dayanır. Araştırmalara bakıldığında, hayvanların insanlar tarafından günümüzden yaklaşık 12 bin yıl önce evcilleştirilmeye başladığını görmek mümkündür. Günümüzde ise çok sayıda kişi evini ve hayatını bir ya da birden çok evcil hayvanla paylaşmayı sürdürür. Evcil hayvan sahiplenen kişilerin zaman içinde sahiplendikleri hayvanla kurduğu derin bağa ve ilişkiye siz de büyük olasılıkla şahit olmuş ya da bu durumu bizzat yaşamışsınızdır.
Evcil hayvan sahibi olmak, beraberinde oldukça önemli bir sorumluluk getirir. Çünkü bir evcil hayvan sahiplendiğinizde onun yaşam kalitesini ve koşullarını siz belirler, size ihtiyaç duyan ve sizi seven bir canlıyla yol arkadaşlığı yapmaya başlarsınız. Kurduğunuz bağ ve iletişim sonucunda, sevimli dostunuz da sizin yaşamınıza çok sayıda katkı sağlar.
Yalnızlık Duygusunu ve İzolasyonu Önleme
Modern hayatın karmaşık ve yoğun temposu, birçok kişinin daha asosyal ve stresli bir yaşam sürmesine yol açabilir. Evcil hayvanların sahipleriyle kurdukları bağ ve onlara yönelttikleri koşulsuz sevgi, insanların yalnızlık duygusuyla mücadele etmelerine ve yaşamdan izole olmalarını önlemeye destek olur.
Öte yandan, evcil hayvanların insanların sahiplenici ve anaç yönlerini daha da ön plana çıkarmaya yardımcı olduğunu söylemek mümkündür. Kısacası, insanların evcil hayvanlarıyla kurdukları güven ve sevgi bağları, daha sosyal ve huzurlu bir yaşamın kapılarını aralayabilir. Evcil hayvanınızı sevmek veya onunla oyunlar oynamak, elbette hayvanın anatomisi buna uygunsa sizi günün tüm stresinden ve karmaşasından uzaklaştırabilir.
Daha Mutlu ve Keyifli Bir Yaşam
Araştırmalar, her gün evcil hayvanlarıyla yaklaşık 25 dakika boyunca vakit geçiren, oynayan ve onlarla göz teması kuran kişilerin vücudundaki oksitosin düzeyinin %25 oranında arttığını gösterir. Oksitosin, mutluluk hormonu olarak da bilinir. Vücutta oksitosin düzeyinin yükselmesi; kişinin sakinleşmesine, depresyon faktörüyle daha kolay başa çıkabilmesine ve daha huzurlu hissedebilmesine olanak tanır.
Evcil hayvanınızın yaşam koşulları ve kalitesi konusunda tüm sorumluluk size aittir. Üstlendiğiniz sorumluluk sonucunda onun sağlığını ve mutluluğunu koruyabildiğinizi görmek, vücudunuzda serotonin ve dopamin artışına da yol açar. Başka bir deyişle, evcil hayvanlarla vakit geçirmenin doğal bir antidepresan görevi gördüğünü düşünebiliriz.
Ruh Sağlığının İyileştirilmesi
Hayvan Destekli Terapi (HDT), ruh sağlığını olumsuz etkileyen rahatsızlıkların ve psikolojik bozuklukların tedavisinde insanların hayvanlarla kurduğu ilişkiden yararlanan bir terapi yöntemidir. Bu yöntem, özellikle kronik ruh sağlığı bozuklukları yaşayan kişilerin yaşam kalitesini artırmak amacıyla sıklıkla uygulanır. Depresyon, demans, şizofreni, iletişim bozukluğu, öz güven eksikliği ve davranış bozukluğu gibi birçok psikolojik rahatsızlıkta evcil hayvan destekli terapi yöntemlerinden yararlanmak mümkündür.
Söz konusu terapi yönteminde, sosyal becerilerinin yüksek olması nedeniyle çoğunlukla köpekler kullanılır. Yapılan araştırmalar, HDT uygulanan kişilerin köpeklerle kurduğu bağ ve iletişimin, onların klinik tablolarını da olumlu açıdan etkilediğini gösterir. Başka bir deyişle, evcil hayvanlar psikolojik rahatsızlıklar yaşayan kişilerin iyileşme öykülerinin önemli bir destekçisi olabilir.
Çocuklara Sorumluluk Duygusunun Aşılanması
Evcil hayvanların çocuk psikolojisinde de önemli bir role sahip olduğunu söylemek yanlış olmaz. Çünkü evcil hayvanlarla kurulan bağ, çocukların sorumluluk ve koşulsuz sevgi kavramlarıyla oldukça erken yaşta tanışmasına aracılık eder. Kendisine ihtiyaç duyan bir canlının sorumluluğunu üstlenmek, çocukların bağlılık duygusunun da gelişmesine yardımcı olur. Elbette bu süreçte ebeveynlerin çocuklarına evcil hayvan bakımıyla ilgili kontrollü ve ölçülü sorumluluk yüklemeleri de büyük önem taşır. Evcil hayvanlar, sahipleriyle hiçbir çıkar ilişkisi gözetmeden sevgi bağı kurar. Çocukların koşulsuz ve karşılıksız sevgiyle evcil hayvanlar aracılığıyla tanışması, onların sosyal yaşamlarında da daha dışa dönük ve öz güvenli bireyler olarak yetişmelerini destekler.