Sürdürülebilir kalkınma, toplumsal ihtiyaçlar karşılanırken bu ihtiyaçların yerine getirilmesini sağlayan doğal kaynakların da korunması anlamına geliyor.
Özellikle 1980’li yıllardan sonra dünya gündemine gelen sürdürülebilir kalkınma kavramı, 20. yüzyılda gerçekleşen küresel sanayi atağının ve teknolojiye bağlı olarak hızla artan dünya nüfusunun dünyadaki kaynakları hızlı bir şekilde tüketmesini durdurma amacı taşıyor. Toplumsal refahı ön planda tutan ve geleceğin de en az bugün kadar güvenli ve konforlu olması amacıyla sistemleştirilen sürdürülebilir kalkınma planları, pek çok şirketin yönetim politikalarında da kendisine yer buluyor.
Sürdürülebilir Kalkınma Nedir? Nasıl Sağlanır?
Modern dünya, pek çok konuda kusursuz bir konfor ve eşsiz bir sürat sağlasa da bu kazanımların büyük bedelleri olabiliyor. Gün içinde sayfalarca tüketilen kâğıtlar için ağaçlar kesiliyor, enerji için yer altı kaynakları tüketiliyor ve bilinçsiz tüketici davranışlarıyla küresel kaynaklar hızlı bir şekilde azalıyor. Bu sorunu durdurmak ve ilerleyen yıllarda dünyanın ciddi bir kaynak sıkıntısıyla karşılaşmasını önlemek için planlanan sürdürülebilir kalkınma sistemleri, ağırlıklı olarak geri dönüşüm yöntemlerinden güç alıyor.
Kâğıt, plastik, pil, kumaş gibi maddelerin yüksek oranda geri dönüşüm işlemlerine tabi tutulması, dünyadaki doğal kaynakların daha az tüketilmesine ve bu sayede daha uzun süre boyunca kullanılabilmesine olanak tanıyor.
Doğaya dönüş hareketleri de sürdürülebilir kalkınma planlarında önemli bir rol oynuyor. Yeşil alanların artırılması, doğal su kaynaklarının ıslah edilmesi, toplumsal yaşamla doğal yaşamın birbirine entegre edilmesi gibi çalışmalar, doğanın teknolojik gelişimle paralel bir şekilde zarar görmesinin önüne geçiyor. Karbon gazı salınımının azaltılması da sürdürülebilir kalkınma yöntemlerinde önemli bir rol oynuyor.
Sürdürülebilir Kalkınmanın Şirket Yönetiminde Faydası Nedir?
Sürdürülebilir kalkınma, modern şirketlerin yönetim birimlerinde sıklıkla uygulanıyor. Şirketlerin sosyal sorumluluklarını yerine getirmesini sağlayan sürdürülebilir kalkınma faaliyetleri, aynı zamanda tasarruf imkânı da sunarak şirket bütçelerini düşürüyor.
Şirketlerde uygulanan sürdürülebilir kalkınma etkinlikleri arasında kâğıt tüketiminin azaltılması, basılı evraklar yerine dijital dokümanların kullanılması, şirket içinde geri dönüşüm kabinlerinin oluşturulması ve şirket servislerinin toplu şekilde hizmet vermesi gibi önlemler, şirketlerin dünyaya karşı duyarlılıklarını ortaya koyuyor.
Home office çalışma sisteminin yaygınlaşması, şirket içinde yeşil alanlar oluşturulması, üretim tesislerinde doğaya salınan gazların filtrelenmesi gibi yöntemler de şirketlerin sürdürülebilir yaşama sunduğu katkılar arasında yer alıyor.
Şirket politikalarında sosyal sorumluluk projelerinin de önemli bir rolü bulunuyor. Toplumsal barış, eşitlik, hukukun üstünlüğü gibi konularda yapılan bilinçlendirme çalışmaları ve yetenekli gençlerin şirket bünyesine kazandırılması, şirketlerin topluma olan yükümlülüklerini yerine getirmesini sağlıyor. Sosyal sorumluluk projeleri, şirketlerin farkındalık oluşturmasını kolaylaştırırken prestij kazanmalarına da yardımcı oluyor.
Tüm Şirketler Sürdürülebilir Kalkınma Uygularsa Gelecekte Nasıl Bir Pazar Oluşur?
Sürdürülebilir kalkınma programlarının her geçen gün daha fazla yaygınlaşacağı ve daha çok şirket tarafından tercih edileceği öngörülüyor. Verimliliği ve sürdürülebilirliği ön plana alan çalışma sistemleri geliştikçe, bugünün alışılmış mesai ve ofis standartlarının da değişmesi bekleniyor.
Gerçekleşeceği tahmin edilen en önemli yenilik, freelance çalışanların sayısında beklenen artış. Gelecek yıllarda pek çok sektörde şirketlere bağlı çalışma sistemlerinin azalacağı ve bağımsız çalışan sayısının artacağı öne sürülüyor.
Sürdürülebilir kalkınma yöntemlerini uygulayan şirketlerin hacim olarak küçülmesi, buna karşın daha işlevsel bir yapı kazanmaları sebebiyle işlem ve maddi güç olarak büyümesi de sürdürülebilir kalkınmanın muhtemel getirileri arasında sayılıyor.
Şirketler tarafından uygulanacak geniş çaplı kalkınma projelerinin iklim değişikliği, kuraklık, kaynak tükenmesi gibi sorunları ortadan kaldıracağı ve bu sayede daha organik bir pazarın oluşacağı da tahmin ediliyor.