İçeriğe Git İçeriğe Git Alt Bölüme Git

Kültür sanat dallarının en bilindiklerinden biri olan çininin tarihi, kullanıldığı yerler ve yapılışı gibi birçok bilgiyi yazımızda bulabilirsiniz.

Çini, adını porselen sanatını dünyaya tanıtan ve yayılmasında öncü olan Çin’den almış bir sanat dalıdır. Birbirinden güzel renkleri ve desenleri ile eski dönemlerden beri süsleme amacıyla kullanılan çini sanatı, bugün hala varlığını devam ettirir. İslamiyet’in de etkisi ile Osmanlı döneminde süsleme amacıyla en çok kullanılan unsurlardan biri çinidir. İslam inancının tasvir yasağı nedeniyle özellikle ibadetin gerçekleştiği camilerde desenlere yer verilirken saraylarda tasvir örnekleri görülür.

Çini Sanatı Nedir?

Killi topraktan elde edilen bir karışımın ham haliyle şekillendirilmesi sonucu kaplar, vazolar ve sürahiler gibi eşyalar üretilebilir. Pişmiş topraktan üretilen malzemelerin renklendirilmesi, sıralanması ve farklı teknikler ile desenlenmesi ile dekoru yapılmış haline çini adı verilir. Çini kap kacak gibi eşyalar olabileceği gibi düz yüzeyler halinde levhalar da olabilir.

El sanatları ve zanaatlar arasında sayılan çinicilik fayans, porselen, seramik gibi farklı alanlarda görülebilir. Topraktan üretilen bir eserin çini sayılabilmesi için tek yüzeyinin sırlanması yeterlidir. Bu nedenle rengarenk bir doğa tasviri ya da sadece renkli sır uygulanmış bir tabak da çini olabilir. Başarılı çinicilik örnekleri ise dekor uygulanan tasarımlar olarak kabul edilir.

Çini Sanatının Tarihi

Asya bölgesinde ortaya çıkan çininin ilk örnekleri sır ve cila olarak yapılır. Bu dönemde sırlamanın amacı estetik kaygılar değil, toprak kapların işlevselliğini artırmaktır. Kapların sırlanması hem sıvıyı akıtmaması hem de kolay temizlenmesi nedeniyle tercih edilir.

Sırlı tuğlanın ilk örnekleri ise Sümer ve Asurlular dönemine kadar uzanır. Zaman içerisinde İran coğrafyasına yayılan çini ve sırlama anlayışının en güzel örnekleri ise Türk Devletleri tarafından verilir. Bu nedenle 5000 yıla yakın bir geçmişi bulunan çini sanatı bugün Türkler ile özdeşleştirilir.

Çini sanatının küçük objelerden çıkıp mimariye katılmasında en büyük dönüm noktası Selçuklu dönemidir. Selçuklular ve Anadolu Selçukluları yapıları süslemek için sırlı tuğlanın yanı sıra çini plakalar kullanarak sanatın gelişimini tetikler. Osmanlı döneminde de çiniye değer verilmeye devam eder hatta çini üretim merkezlerinin sayısı ve kullanılan teknikler artar. Üretim merkezleri kendi tarzlarını ortaya koyarak çini sanatına yön verir. Bu nedenle Osmanlı döneminin en önemli çini üretim merkezleri olan İznik, Kütahya, Bursa ve Çanakkale bugün hala ününü korur.

Çini Nerelerde Kullanılır?

Çiniler süs ve kullanım eşyası olarak iki farklı şekilde üretilir. Bunlardan biri olan çini süs eşyaları farklı boy ve şekildeki tabaklar, vazolar, koku ve yağ koymak için kaplardır. Mimaride kullanılan çini levhalar ise bir bütün haline ya da parçalı şekilde kullanılır.

Çini eşyalar yapıların içinde dekorasyon unsuru olurken, çini levhalar yapının kendisini süsleme amacıyla kullanılır. Çini levha ve parçalar türbe, han, hamam, cami, saray gibi farklı türde mimari yapıların hem içinde hem de dışında süslemede görülür. Türbelerde lahit üstü ya da duvarlarda olabilir. Camilerde en çok kullanıldığı alanlar ise mihrap ve pencere çevresidir. Özellikle Osmanlı’nın klasik döneminde sade ve etkileyici mimari akımların tercih edilmesi nedeniyle çini kullanımı genellikle belli alanlarla sınırlanır.

Çini Yapımı Hakkında

Kültür sanat dallarının en bilindik olanlarından biri çini olmasına rağmen üretiminde harcanan emek yeterince fark edilmez. Çini üretim aşamalarında astar, renklendirme ve sırlama yer alır. Ayrıca çininin kaliteli olması için doğru materyaller ile hazırlanan seramik üzerine ince işçilik ile uygulama gerekir. Çiniler her aşamada belli bir derecede ısıtılan fırınlarda pişer ve en ufak dikkatsizlikte dağılma riski vardır. Bu nedenle usta ellerden çıkması ve malzemesi kalitesini belirler.

Çini desenleri oluşturmak için kazıma (sgrafitto), boyama ve minai gibi farklı teknikler kullanılabilir. Fırça ile boyama en çok kullanılan yöntemdir. Fakat bu yöntemde bile her rengin ayrı bir yanma derecesi olduğu için renkleri uygulama sonrasında birkaç kez fırınlama işlemi gerekebilir. Sgrafitto tekniğinde toprak kap kazınır ve boşluklara dolan astarın oluşturduğu koyu görüntü ile desenleme çalışması yapılır. Minai tekniği ise kök boyaların yerine renklendirmek için eritilmiş camın kullanılmasıdır.